Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çık Aradan Floransa...

"Sevgili" … Kelime anlamı; sevgi ve bağlılık duyulan. Sevilen, Aşık olunan kimse; dost, yar. Peki Aşk, hep iki kişi arasında mı yaşanır? Hayır! Her şeye aşık olabilirsin. Bir nesneye, başka bir canlı varlığa, herhangi bir maneviyata, güneşe, aya, yıldızlara, bir ülkeye ya da bir şehre de aşık olabilirsin. O aşık olduğun her ne ise onunla beraberken mutlusundur. Ama mutluluk gerçekten nedir?  Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumudur; mutluluk. Bu yüzden her zaman mutlu olabilirsin; eriştiğin sürece bu duyguya tabi. Lakin Aşk; gerçek manada kavuşamamaktır. Bundan ötürü de insanları sürekli kendine  çeker; Aşk. Ve yine bu sebepten dolayı insanlar o ulaşamadıklarına hep güçlü duygular besler. Gelelim meşhur kahramanımız Floransa'ya! Floransa, her görüldüğünde büyüleyici atmosferiyle sarar kendisini görmeye gelen hemen her ruhu. Onun o upuzun saçları, renkli gözleri, kusursuz yaratılmış yüzü,  tarih ve sanata olan özel ilgisi il

Kupon Olmuş Hayatlar

Hiç durup düşündünüz mü? Bu b..ktan hayatımız nereye gidiyor diye!.. Ya da nereye gitmesi gerekiyor diye aslında!!! Durup, kendinize bir 5 dakikanızı ayırdınız mı? O kıymetli, herkese dağıttığınız dakikalarınızdan sadece bir 5 dakikanızı… Tabi ki HAYIR!  Hatırlarsınız; gazeteler şimdilerde geçmişteki kadar bu konuda aktif olmasa da ya da aktif olarak kullanılmasa da halen bir uygulamayı devam ettirmektedir; kupon biriktirme. Belki hep ihtiyacınız olup da sahip olamadığınız bir şeyi, belki de o an hoşunuza gitmiş benim de olsun diyeceğiniz bir ürünü, size belirlenen limite ulaşmak koşulu ile hediye vermeyi vaad ederler. Kimler? Hep o birileri… Görmediğiniz, bilmediğimiz birileri… Tanır mısınız kendilerini? HAYIR! Peki size onları gönüllerinden kopup da beleşe mi verirler? HAYIR! Ama siz yine de sabırla o vaad edilene ulaşmak için kupon biriktirirsiniz. İşte HAYATLAR'ımız da birer KUPON gibi… Aynı gazetenin arka kenarlarında bize vaad edilenler gibi…  Biriktir dur… Ertele d

Bilinmeyene...

Sen bilinmeyen adam, Kalbimi yerinden söküp giden adam, Öptüğünde ruhumu titreten, Nefesimde nefes aldığında beni darma duman eden adam. Geceleri rüyalarımı süsleyen, Bir orada savunmasızca teslim olduğum, Bir orada sana doyasıya kavuştuğum, Özlemin ne demek olduğunu unuttuğum adam. Özlemek, Bazen bu kelimeyi lügatımdan silmek istemek, Hani elinde bir silgi olsa eksiltirsin ya aklından geçen bazı şeyleri, Öyle bir şey olsa gerek bu da, unutmak gibi… Sokak lambalarının altında saatlerce beklemek, Neyi beklediğini çoğu kez bilmeden, Etrafında onlarca esen şeye aldırış etmeksizin, Durmak ve sakince beklemek… Belki demek… Belkilere ümitler yüklemek… Ümitlere dualar eklemek… Duaları ise bilinmeyene göndermek… BURCU ÖZDER

NedensizcE

Bedenim ıslak bu gece, Ter içinde uyandım sessizce, İçimden söküp aldıkları sevgiyi, Geri alamadım, bakakaldım öylece… Kelimelerim anlamsız, harfler tatsız, Kalemimin ucuna gelen sözcükler duyarsız, Bir amaç içinde kalktığım yataktan, Soğudum sevişmelere, öpüşmelere… Isırıyorum dudaklarımı, acıtıyorum canımı, Ellerimi büzüp büzüp, geçiriyorum tenime tırnaklarımı, Sen aynanın bir tarafında, ben diğer tarafında, Ayrı düşmüşüz sen bir uçta, ben bir uçta… Bir perde inmiş gözlerimizin önüne, Göremez, hissedemez olmuşuz benliğimizle, Bencillik adını koymuşuz duygularımıza, Dur demişiz; dur yolcu gitme uzaklara… Sıkıldığın bu bedenden kaçmışsın, Başka bir yöne, başka bakışlara yönelmişsin, Beni kendinden, beni bizden ayırıp, Yok etmişsin cümlelerin bittiği yerde her şeyi... BURCU ÖZDER

Pasta Gibidir AŞK…

2 avuç güven… 1/4 huzur… 3/4 mutluluk… 2 adet seven kalp… 2 çift aşık bakış… Üst süslemesi için de büyük bir sarılış, kocaman bir ihtiras ve güzel bir öpücük!  Tatlıdır… Hem de çok güzel bir tattır; AŞK . Pasta yapmak gibidr; az biraz emek gerektirir. Emek verirsen; çok güzel olur; bakılası, yenmek istenip de kıyalamaması gibi durur. Dokunamazsın bile ona, bozulacak bir yanı diğer korkarsın. Pasta gibidir AŞK ; hem pahalıdır en kalitelisi, hem de zariftir her haliyle. Bazen öylece uzaktan izlersin sadece onu.  Eğer yapan kişiysen, o senin en kıymetlindir. Ve her zaman ideal bir pasta yaratamazsın. O an gerçekten sana ilham veren birinin olması gerekir. Bir gülümsemesi… Bir öpücüğü… Belki de bir sarılışı… Pasta gibidir AŞK ; onu bir kez tattın mı bırakamazsın.  An gelir; buz dolabında bazen çok tutarsın onu. Kıyamazsın ya ona dokunmaya. Lakin hayat gibi aldığımız her nefesin kıymetini bilmemiz gerekir. Çünkü zaman akıp sürekli gitmekte; ve eğer biz zamana ayak uyduramazsak

Korkma Be Kadın!

Yollar… Uzun muydu yoksa kısa mı? Ayakların geri mi gitmeliydi yoksa ileri mi? Adımların hızlanıyor muydu yoksa yavaşlaması mı gerekirdi? Bilmiyordun. Aynen onun yanına gittiğinde ne duyacağını bilmediğin gibiydi her şey. Sen umutlarının içinde duymak istediklerini işitmek istiyordun, Oysa o bir kurtuluşun çaresizliğinde söküp atmak istiyordu yanından her şeyi, Seni bile…  Belki de seni özellikle… Ona doğru yaklaştıkça yüreğin daha hızlı atıyordu; Ona dokununca yerinden çıkacak gibiydi kalbin; Ona bakmayı hem istiyordun; hem de ürkekçe kaçırıyordun bakışlarını, Seviyordun be kadın… Hem seviyordun; hem de giderken ona alışıyordun. Sanki masada iki yabancı gibiydiniz; Hem yakın, hem uzak…  Hem aşık, hem değil. Aslında elini tutmak istiyordun; ama kaçırıyordun kendini. O an onun karşısından çekip gitmek geçiyordu aklından, yapamıyordun. Duymak istemiyordun hikayenin devamını… Kulaklarını tıkamak istiyordun; belki bir müzik dinlemek geçiyordu aklın

AŞK...

Adı inanmaktı; bunun. Düşünmeden orada olmaktı. Belki küçük bir kıvılcımdı. Belki de sonsuza kadar süreceğine inandığın bir hayal. Kelimelerin kısa olması kadar gerçek, Cümlelerin uzun olması kadar gereksizdi belki de. Zaman bazen dursun istersin ya… Bu da aynen öyle anlardan biriydi gerçekten. Ne sen o masadan kalkmak istiyordun; Ne de belki o gitmek istiyordu. Ama bir sonuç vardı; Ve bir gerçek. AŞK Sadece gitmek üzerine kurulmuştu. BURCU ÖZDER