Ana içeriğe atla

SİNEKADIN

Burası kadına ait... Zevkle izleyebileceğiniz en güzel filmlerin çok yakında kolaylıkla fragmanlarını izleyebileceğiniz linklerini ve kısa bilgilerini bulabileceğiniz; eşinizle, sevgilinizle ya da tek başınıza izleyebileceğiniz en iyi danışman noktası...

Fringe

Fringe, bir Amerikan bilim kurgu dizisidir. 5 sezon sürmüş olan dizi FBI'ın bir kolu olan Sınır Bilim, yeryüzünde onlarca enteresan olayla karşı karşıya kalır. Ekibin içinde yer alan Olivia'nın yolu Walter ve Peter ile kesişince de dünyanın bilinenin çok ötesinde birçok gizemli olaya ev sahipliği yaptığını yaşayarak görürler. 

Eğer Paralel Evren kalıbını duyanlarınız var ise hikayenin çoğunluğu buradan yola çıkarak işlenmektedir. Ve her sezonunda yayınlanan her bölümünün sizi çok farklı heyecana sürükleyeceğini de açıkça söyleyebilirim. 

Halen daha izlemeyenleriniz varsa hiç kaçırmadan seyretmeye şimdiden başlasın… İyi seyirler herkese! 


Sweet November / Kasımda Aşk Başkadır

2001, Amerikan yapımı harika bir film. Büyük bir çoğunluğun izlemiş olduğunu düşünüyorum. Ancak halen izlememiş olanlar varsa bence çok şey kaçırıyorlar. Bu sebeple hemen filmimizi anlatmaya başlıyorum.

Keanu Reeves ve Charlize Theron'un başrollerini paylaştığı Romantik-Komedi-Dram türü filmimiz tam anlamıyla bu aya ait harika bir yapım. Bir gün hasta olduğunuzu öğrenseniz ve sizin için "SON" diye bir kavramın gerçekçi olduğunu bilseniz ne yapardınız? İşte Sara, hayatının kararlarını alarak kendini bambaşka bir dünyanın içinde bulur. Kendisi erkeklerin iyi yönlerini ortaya çıkarmaya çabalayan, her ay evini ve kalbini sorunlu adamlarla paylaşan bir kadındır. Tam da bu esnada sadece işkolik bir yaşam biçimi olan Nelson ile tanışır; ve hayatının aşkı olacak olan bu adam aslında onun da hayatını değiştirecektir. Bu sıcacık güzelim aşkı anlatan ve hayatta gerçek aşkın varlığına sizi inandıracak olan bu güzelim filmi izlememiş olanların mutlaka izlemesini önemle tavsiye ediyorum. Bir tavsiye daha lütfen bunu tek başınıza değil; sevdiğiniz insanla birlikte izleyin. 

Aşk mı? Belki de o akşam hemen yanıbaşınızdadır...

Herkese şimdiden iyi seyirler!



What To Expect When You're Expecting 
Dikkat Bebek Var

Muhteşem bir film… 2012 yapımı  Dikkat Bebek Var; orjinal ismiyle What To Expect When You're Expecting izlenilmesi mutlaka tavsiye edilebilinecek türden. Romantik-Komedi filmimizin başrollerinde Cameron Diaz, Jennifer Lopez, Elizabeth Banks, Chace Crawford, Anna Kendrick, Ben Falcone, Matthe Morrison rol alıyor. 

Bebeğiniz var mı bilmiyorum. Ya da bir bebek sahibi olmayı şu anda düşünüyor musunuz onu da bilmiyorum. Ama bu filmi izlerken de izledikten sonra da keşke şu an bir bebeğim olsa diyebileceğiniz duygulara kapılabilirsiniz; DİKKAT! 

5 çift… Aynı zamanlar içinde bebek sahibi olmayı planlarsa ve herbirinin sıkıntısı ile  endişesi birbirinden farklı olursa, hamilelik sürecinin sıkıntılı evrelerini eşleriyle birlikte göğüslerlerse ortaya çoğu kez yüzümüzü güldüren sahneler çıkabilir. Bu filmin en önemli mesajlarından biri planınız her ne ise bilin ki hayat süprizlerle dolu…

Sevdiklerinizle, özellikle de sevgilinizle ya da eşinizle keyifle izleyibileceğiniz Dikkat Bebek Var filmini kesinlikle kaçırmayın derim. Benden tavsiye..

Filmin Fragmanı için; http://www.youtube.com/watch?v=J9v_kZLQp9M 



Kurtuluş Son Durak

Mükemmel bir film önerisiyle gene karşınızdayım; ve emin olun bu filmi mutlaka izlemelisiniz.

6 Ocak'ta vizyona giren Kurtuluş Son Durak filminin başrollerinde Belçim Bilgin, Demet Akbağ, Asuman Dabak, Nihal Yalçın ve Ayten Soykök yer alıyor. Dram-Komedi türündeki filmin 6 kadın üzerinden işlenen hikayesi ise tam bir eğlence karnavalı şeklinde... 


Kadına şiddeti anlatan ve bunun üzerinden işlenen konsepti ağır basıyor gibi görünse de aslında film tam bir komedi bombardımanına uğramış durumda. Neden mi peki? Kadına şiddet konusu nasıl güldürü olabilir demeyin. Bakınız bu filmle oldu. 

Filmin hikayesinde 6 kadın da psikolojik ya da fiziksel bir şekilde şiddete maruz kalmış kadınlar. Kadınlardan biri nikahına 2 hafta kala nişanlısı tarafından terkedilmiş, birisi kocası tarafından şiddet görüyor, biri evli bir adamla birlikte ama hayalleri var hala diye uzayan birçok entrikanın da yer aldığı bir durum söz konusu. İşte olay da Nişanlı tarafından terkedilen Eylem'in Saadet Apartmanı'na taşınmasıyla başlar. Ve kadınların bir süre sonra sorgulamaya başladıkları hayatları onları bir daha asla dönemeyecekleri bir yolda kendilerini bulmaları ile devam eder... 

Güldürü öğesinin çok sık karşınıza çıkacağı bu filmde emin olun siz de kendinizi yalnız değiliz hissi içinde bulacaksınız. 

İşte kaçırılmaması gereken bu müthiş filmin fragmanı http://www.youtube.com/watch?v=foaGqPxtbME


Son Ayin / The Last Exorcism

29 Ekim 2010 tarihi ile vizyona giren bir korku filmi; "Son Ayin / The Last Exorcism", Amerika ve Fransa ortak yapımı olarak gerçekleştirilmiştir. Başrollerin de Patrick Fabian, Ashley Bell ve Iris Bahr ile Louis Herthum yer almaktadır. 

Daha önceki "Şeytan" filmlerinden pek de bir farkı olmayan bu yapım, yine bir genç kızın içine giren şeytanın daha doğrusu kötü ruhun dışarı çıkartılmasını konu almıştır. Hikayenin anlatımına bakıldığında Peder Cotton Marcus'un her zamanki şeytan çıkarma ayinini gerçekleştireceği düşüncesiyle geldiği çiftlikte bambaşka durumlarla karşılaşması dile getirilmiş olsa da, izlediğim fragman itibariyle daha önceki benzer filmlerden pek de bir farklı olduğunu görmüş değilim. Yine duvarlara tırmanmakta olan bir genç kız, saldırgan tavırlar hep aynı tarzın etkisini taşımaktadır. 

Bana göre eğer boşa harcamak istediğiniz bir 87 dakikanız varsa ve boş vaktim değerlensin, bunu da bir korku-gerilim filmi ile süslemek istiyorum diyorsanız; o halde size tek önerim, çok büyük hayallerle bu filme gitmemeniz olur. "Son Ayin" filmini izleyecek olan herkese iyi seyirler!



Adele'nin Olağanüstü Maceraları 


2010 yapımı bir filmle bu kez karşınızdayım. Adele'nin Olağanüstü Maceraları, fantastik, macera, aksiyon ve gizem dolu bir serüvenin işlendiği bir hikaye ile ortaya çıktı. 

Fransız yapımı olan filmin başrollerinde Louise Bourgoin, Mahieu Amalric, Gilles Lellouche, Wean-paul Rouve, Wacky Nercessian ve Philippe Nahon yer almaktadır. 

Film 1912 döneminde geçmektedir. Mısır'da yeni bir keşif için filmin ilk dakikalarında karşımıza çıkan Adele, gözü kara bir araştırmacı gazetecidir. Sonuca ulaşmak için her türlü ikna ve de bilek gücünü kullanmaktan çekinmeyen Adele'yi hayat, esas büyük bir macerayı yaşaması icin kapısını çalmak üzere beklemektedir. Çünkü aynı zaman dilimi içinde de Paris'te büyük bir kaos yaşanmaktadır. Eski çağlara ait ve artık nesli tükenmiş olan bir dinazor türünün yani Pterodact'nin ortaya çıkması ansızın bir gecede oluşmuştur. Bir tarihi müzesinde yumurta halinde sergilenmekte olan bu dinazorun, yumurtasından çıkıp şehrin tepesinde dolanması, bakanlık olsun, emniyet olsun herkesi ayağa kaldırmıştır. Herkesin tehlike de olduğu bu aşamada acaba Adele, bu olaya nasıl müdahele edecektir; daha doğrusu ülkeyi bu dinozorun terörürnden kurtarabilecek midir? Tüm bu soruların cevaplarını ancak filmi izlediğinizde bulabileceksiniz. 

Aslında bir çizgi romandan uyarlanarak beyazperdedeki yerini alan filmde Adele'nin yaratıcısı, Jacques Tardi'dir. Açık söylemek gerekirse fantastik macera türündeki filmi izlerken ben çok keyif aldım. Bir masal dünyasında olduğunuzu size hissettiren film, 105 dakikalık süre boyunca emin olun ki sizi ekrana bağlayacak. Eğer bu tür hikayelerden hoşlanıyorsanız, bence bu filmi kaçırmamalısınız diyorum. Herkese iyi seyirler!



Sykline / Yukarıdaki Tehlike

SKYLINE, 2010 Amerikan yapımı film, bilim kurgu-gerilim türüyle karşımıza çıkmaktadır. Filmin konusuna baktığınızda biraz ilgi uyandırıyor gibi görünse de fragmanını izlediğimde açık söyleyeyim çok da etkilenmedim. Çünkü fragmanı bana filmin çok da basit olduğunun izlemini verdi. Gerçi izlemeden daha haksızlık da etmiş olmak istemem; ama umarım yanılıyorumdur diyerek yazıma başlayayım. 

Filmin konusu kısaca şöyle gelişmektedir. Los Angeles'ın üstünde beliren ışık hüzmeleri bir anda yeryüzünde bir kaosun oluşmasına sebep olur. Çünkü bu ışıklar insanları içine doğru çekmekte ve her şeyi altüst etmektedir. Kısacası uzaydan dünyamıza gelen istilacıların amacı, dünya üzerinden insanoğlunu silmektir. Bakalım bunda başarılı olabilecekler mi, bunu filmin sonunda gidip göreceğiz. 

Bu arada filmin yönetmenliğini, daha önceden Benjamin Button, Iron Man 2, 300 ve Avatar gibi filmlerin görsel efektlerini de hazırlayan Strause Kardeşler yapmaktadır. En azından bu başarılı filmlere eli değmiş olan Kardeşler, umarız ki bu filmin de başarılı olmasında etkileri olmuştur. Gerçekten filmin başarısını çok merak etmekteyim. Benden önce izleyen okurlarım olursa, rica ediyorum yorumlarını lütfen hemen sayfamızda paylaşsınlar! 

İyi seyirler herkese!



RED

Vizyon filmlerinden biriyle daha karşınızdayım; işte RED. 15 Ekim 2010'da vizyona giren filmin başrollerinde Bruce WILLIS, Morgan FREEMAN, John MALKOVICH, Helen MIRREN ve Mary-Louis PARKER yer almaktadır. Amerikan yapımı aksiyon-macera filmi olan RED, izleyenleri seyir boyunca akıcı bir sürükleyici aksiyonun içine tüm hızıyla çekmektedir. 

Filmin başı, sakin bir hayat süren emekli CIA ajanı Frank Moses (Bruce Willis)'ın hayatını tatlı ve sakin bir romantik-komedi edasında göstererek başlasa da, filmin ilk 8. dakikasına gelindiğin de işler rengini değiştiriyor ve büyük bir kovalamacanın maceranın tam ortasında kendimizi buluyoruz. Suikastçilerin Frank'in evine saldırmasıyla başlayan kovalamacadaki esas sebep, kahramanlarımızın önceden CIA' nin ajanlarıyken bildikleri bazı bilgilerden dolayı hedef haline dönüşmeleridir. Telefonla tanıştığı ve de hoşlanmaya başladığı Sara'nın da hayatının tehlikeye girmesiyle birlikte Frank, Sara'yı da yanına alarak,  eski 4 takım arkadaşıyla birlikte onları ne gibi bir tehdidin beklediğini araştırmaya koyulur. Silahların ve bombaların havada uçuştuğu filmin zaman zaman bizi güldüren komedi sahneleriyle, zaman zaman da heyecanın doruklara tırmanmasıyla maceranın dengeli bir şekilde işlendiği bir film olan RED, eminim ki siz film izleyicileri tarafından da beğeniyle karşılaşanacaktır.

Henüz bu filmi izlememiş olanlarınız için tavsiyem, hiç vakit kaybetmeden sinemadaki koltuklarda hemen yerinizi ayırtmanızdır. İyi seyirler herkese!



Thirteen Ghosts / Onüçüncü Hayalet

2001 yapımı Thirteen Ghosts / Onüçüncü Hayalet filmiyle sizlere merhaba diyorum sevgili okurlarım! Neredeyse 10 yıl önce çekilmiş ve de vizyona girmiş olan filmden emin olun şimdi bile izlediğinizde büyük bir zevk alacaksınız. 

Amerika/Kanada yapımı film, Aksiyon, Fantastik, Gerilim, Korku ve Gizem türünde olup, izleyeni ilk dakikalarından itibaren merak duygusuyla içine çekmektedir. Yaklaşık olarak 1 saat 31 dakika süren filmin Yönetmenliğini Steve Beck yapmaktadır. Filmin oyuncu kadrosu oldukça kalabalık. Öne çıkan oyuncuları ise Matthew Lillard, Tony Shalhoub, Shannon Elizabeth, Jr Bourne, Embeth Davidtz, F. Murray Abraham, Jessica Burciaga, Alec Roberts, Aubrey Culp, Charles Andre, Daniel Wesley, Jacob Rupp, Kathryn Anderson, Laura Mennell, Matthew Harrison, Mike Crestejo, Mikhael Speidel, Rah Digga. 

Arthur Kriticos mutlu bir aile saadeti olan bir adamdır. Bir oğlu ve bir kızı olup, mutlu bir günün sonrasında çıkan yangın ile karısını bu kazada kaybeder. Bu esnada Arthur'un uzun süredir görüşemedği bir  amcası vardır. Amcası Cyrus, bir hayalet avcısıdır. Ve yine bir hayalet avında ölüp, tüm mirasını yeğeni Arthur'a bırakır. Tabi bu mirasın en başında da tamamı demir ve camdan yapılmış olan bir ev gelmektedir. Elbette ki başlarına bundan sonra ne gelecekse de bu ev yüzünden gelecektir. Çünkü evin alt bodrumu Cyrus'un bu zamana kadar yakaladığı 12 hayalet ile doludur ve bu hayaletlerin kapanlarından dışarı çıkması, bu ailenin büyük bir tehlike ile burun buruna gelmesine, hatta hayatlarını kaybetme riskine bile neden olabilecek türdendir. 

İlk andan itibaren nefesimi tutup, büyük bir ilgiyle gözlerimi kırpmadan izlediğim Thirteen Ghosts yani Onüçüncü Hayalet filmi, siz sinema severler tarafından da izlemeyenler için beğeniyle karşılanacaktır diye düşünüyorum. 

Bakalım filmin kahramanları bu cam fanustan canlı olarak kurtulabilecekler mi? Hep birlikte göreceğiz. İyi seyirler şimdiden herkese!



SOMETHING BORROWED / ÖDÜNÇ SEVGİLİ

2011 Amerikan yapımı "Ödünç Sevgili" filmi, romantik komedi türü ile karşımıza çıkıyor. Başrollerini Kate Hudson, Ginnifer Goodwin, John Krasinski ve Colin Egglesfield paylaşıyor. 

New York'taki bir hukuk firmasında çalışmakta olan Rachel (Ginnifer Goodwin) için hayat, 30. yaş günü kutlamasıyla birlikte birden bire değişim içine girecektir. Hayatı boyunca arkadaşlarına sadık ve oldukça da cömert olan Rachel, sonunda bir o kadar bencil, kendini beğenmiş olan en iyi arkadaşı Darcy ile karşı karşıya gelir. Çünkü ikisi de aynı adama aşıktır. Hatta öyle ki Darcy'nin evleneceği adam olan Dex'e Rachel hukuk fakültesi yıllarından beri aşıktır. 

Bir anda üçlünün kendini bulacağı bu karmaşık, ama bir o kadar da aşkı en güzel haliyle bizlere anlatan film izleyenleri hem sürüklüyor; hem de ara ara düşündürüyor. Eğer yarım kalmış bir aşkınız varsa ve ona sahip olmak için bu vakte kadar hiçbir şey yapmadıysanız neler kaybedeceğinizi ya da neler kazanacağınızı hayattan size gösterecek en iyi yol sanırım bu film. En azından "Onun için hiçbir şey yapmadım" deme pişmanlığından belki sizi kurtarır. 
Herkese iyi seyirler!


EXAM / SINAV

2009, İngiltere yapımı bir film.10 karakterin yer aldığı filmde  Luke Mably, Colin Salmon,  Jimi Mistry,  Nathalie Cox,  Pollyanna McIntosh,  Adar Beck,  Chris Carey,  Chukwudi ıwuji,  Gemma Chan ve  John Lloyd Fillingham yer alıyor. Gerilim, gizem ve psikilojik türde olan film gerçekten izlenmeye değer diyebilirim. 

Büyük bir şirketin 8 aday için düzenlemiş olduğu son aşama olan sınav, onları hiç beklenmeyen bir süpriz ile karşılar. Sınavı geçmek sanıldığından çok daha zordur. Çünkü tek bir soru sorulmuştur; ve cevaplanacak tek bir cevap vardır. Ancak bu cevaba ulaşmak hiç de kolay olmayacaktır. Bütün olanakları zorlayan bu 8 kişinin hayatlarını tehkileye sokacak kadar ileri gidecek hırsa sahip olup olmayacağı ise tamamen filmin seyriyle ortaya çıkacaktır. 

Eğer psikoloji türü filmlerden hoşlanıyorsanız; gizem ve an anda oluşan gerilime ben varım diyorsanız, mutlaka kaçırmamanızı öneririm. Exam bunun için gerçekten biçilmiş kaftan! Herkese iyi seyirler dilerim!




PARANORMAL ACTİVİTY 2 


Serinin ikinci bölümüyle sizlerle beraberiz. 22 Ekim tarihinde vizyona giren Paranormal Activitiy 2 filminin, yine çok ses getireceği günler öncesinden konuşuluyordu. Ancak bu kez Amerikan yapımı korku filminin yönetmeni değişmiş. Bir önceki seride filmin yönetmeni aynı zamanda filmin yapımcılığını da üstlenen Oren Peli iken, bu kez yönetmen koltuğuna Tod Williams oturuyor. 

Filmden kısaca bahsedecek olursam; Paranormal Activity'in ilk serisini izlediğimde emin olun tüylerim diken diken olmuştu. Hatta filmin hikayeye giriş kısmındaki hazırlık süreci yarım saat sürmesine rağmen filmi izleyenler, çıktıklarında ilk yarım saatten sıkıldıklarını unutmuş olacak ki sadece aksiyon bölümleri hafızalarında yer etmişti. Ancak Paranormal Activity'in ikincisi serisi bu kez bizlerde aynı etkiyi bırakmadı; hatta bilakis üstüne bir de fazlasıyla sıktı. Çünkü bu sefer filmin hikayeye giriş bölümü, bırakın yarım saati, neredeyse filmin bitmesine son 20 dakika kalaya kadar sürdü. Anlayacağınız eğer korku dolu bir hareketlilik görmek istiyorsanız; filmin ilk 71 dakikasını unutun, hatta filmin bitmesine son 20 dakika kala sinema salonuna girin. 

A bu arada, eğer dikkatli bir sinema izleyicisiyseniz, aynı sahne içinde arka arkaya gelen planlar arasında o kadar fazla devamlılık hatası ile karşılaşıyorsunuz ki bir süre sonra filmin hikayesini bırakıp, gözünüz sadece bu detaylara takılıyor.

Yani filmin özüne döndüğümüzde en az birincisi kadar üzerinizde büyük bir korku büyüsü bırakacağını düşünerek bu filmi izleyecekseniz; baştan uyarıyorum sakın! Bu düşünceyi kesinlikle aklınızdan çıkarın, sevgili sinema severler! 




YE, DUA ET, SEV / EAT, PRAY, LOVE


8 Ekim tarihi ile vizyona giren 2010 yapımı çok güzel bir sinema filmi "Ye, Dua Et ve Sev". Mutlaka izlemenizi ve kaçırmamınızı tavsiye ediyorum. Genç bir kadın olan sevgili Liz'in hayatını anlatan, onun kaybolmuşluğunun içinde yeniden kendini bulma arayışını bizlere beyazperdeye de yansıtan bir film. Elizabeth Gilbert'ın eserinden uyarlanarak onun anılarını anlatan bu film, bizlerin de kendi iç dünyamızda bir hesaplaşma ile karşı karşıya kalmamıza yol açıyor. 

Filmin başrollerini; Julia Roberts, Billy Crudup, James Franco ve Javier Bardem paylaşıyor. Amerikan yapımı olan filmin öyküleri, İtalya, Hindistan ve son olarak da Bali'de geçmektedir. Liz Gilbert'ın (Julia Roberts) kendini, hayatı ve aşkı yeniden bulma çabaları, Dokuzuncu nesil bir tedavici olan Ketut Liyer'ın anlattıkları ile başlar. Peki ne söylemiştir de Ketut Liz'e, Liz herşeyi bırakıp bir anda bir maceraya atılmıştır. İşte o sözler; "... dünyayı gezeceksin. Uzun süre yaşayacaksın. Bir sürü arkadaşın ve tecrüben olacak. Bir uzun, bir kısa evlilğin olacak. Ayrıca bütün paranı kaybedeceksin. Sanırım 6-10 ay içerisinde. Endişelenme hepsini geri alacaksın. Bali'ye tekrar geleceksin. 3-4 ay burada yaşayacaksın."

Hayatını riske atarak bir yolculuğa çıkacak olan Liz'i tabi ne gibi süprizler beklemektedir. İşte Liz gibi kendinizi bulmaya çalışmak istiyorsanız; bu filmi kesinlikle kaçırmamalısınız. En önemlisi de hayat felsefeniz şu olmalı; "Aşk için dengeyi kaybetmek, dengeli hayatın bir gereğidir..." Herkese mutlu seyirler!

Filmin Fragmanı için; http://www.youtube.com/watch?v=zSSgn91dV8M


YA SONRA 

2010 yapımı bir Türk filmi olan "Ya Sonra" nın senaristi ve  de yönetmeni Özcan Deniz. Romantik Komedi türündeki filmin başrollerinde ise Özcan Deniz, Deniz Çakır ve Barış Falay rol alıyor. 

Birbirini deli gibi severek evlenen iki çılgın insanın bir süre sonra beraberliklerinin bir çıkmaza girmesini ve sonrasında gelişen hikayelerinin aslında sadece bir başlangıç olduğunu hep birlikte izliyoruz. Adem ile Didem'in evlilikleri her ne kadar ilk bakışta imrenilecek kadar büyüleyici bir etkiye sahip olsa da her güzel rüya elbette ki bir gün sona erer. Bu bir masal değildir; ve hayat bazen masal olamayacak kadar gerçekçidir felsefesinden yola çıkabileceğimiz film, bizi daha ilk anından itibaren etkisi altına alıyor. 

Adem evlilikleri süresince sevgisini Didem'e daha az belli etmeye başlar; ve Didem artık mutsuz bir kadın olmaya doğru yol alır. Onun için en çok önemli olan mesleğinin bile sırf bu eksiklikten dolayı bir gün tehlikeye girdiğini farkeder. Kocasını hala çok seviyor olsa bile bir gün gelir; ve mesleği ile Adem arasında bir seçim yapması gerekir. Peki Didem hangisini seçecektir? Daha doğrusu Didem artık hangi masalın kahramanı olmak isteyecektir? 

İşte bu soruların cevabını filmi izlerken zaman zaman da kendinize soracağınız anlarla bulacaksınız. Evliyseniz evliliğinizi sorgulayacak; değilseniz de ben nasıl bir evlilik bekliyorum geleceğimden diyeceksiniz. Eğer bu soruları sormaya kendinizi hazır hissediyor; ve gerçek aşkın ne olduğunu görmek istiyorsanız bu filmi mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. 

Filmin fragmanını izlemek isteyenler için işte link;
http://www.youtube.com/watch?v=QbGOVhucjwI

İyi seyirler herkese!...


BURADA OLAN BURADA KALIR / WHAT HAPPENS IN VEGAS

2008 Amerikan yapımı olan What happens in VEGAS isimli film, romantik komedi türündedir. Başrollerinde güzel oyuncu Cameron Diaz ile  yakışıklı oyuncu Ashton Kutcher yer almaktadır. 1 saat 39 dakika süren film, seyir boyunca size keyifli anlar yaşatacaktır. 

Filmimiz, Jack ve Joly isimli birbirini tanımayan kahramanlarımızın iki farklı hayatından yola çıkarak, onları buluşturan bir Las Vegas gecesinde başlar. Aslında ikisinin de hayatı iyi gibi giderken bir anda farklı konulardan dolayı yaşamları dengesini yitirir. Ancak Las Vegas'taki bir hotelde yanlarındaki arkadaşlarıyla aynı odaya denk düşmeleri, sonrasında gelişen olaylar ve oynadıkları bir oyun ile kazandıkları 3 milyon dolar ile hayatları bir anda değişir. Üstüne üstlük bu çift artık evlidir ve aynı evde 6 ay boyunca yaşamak zorunda kalacaklardır. Bakalım rekabet ile başlayan ilişkileri nasıl ilerleyecek ve 3 milyon dolar kimde kalacak? İşte bu eğlenceli sorunun, bir o kadar da eğlenceli cevabı da emin olun ki film boyunca sizi etkisinde bıraktıracak. 

Eğer aşk acısı çekiyorsanız ve birazcık gülmeye ihtiyacınız var ise bu filmi mutlaka sizlere öneririm. Emin olun ki film boyunca aşkın aslında o kadar karışık ve çilekeş hallerini güldürü sahneleriyle göreceksiniz ki bazen karşılaştığınız sıkıntıları gülümseyerek üzerinizden uzaklaştırmanız gerektiğini farkedeceksiniz. Kaldı ki film boyunca Ashton Kutcher ve Cameron Diaz mükemmel bir oyunculuk sergilemişlerdir. Vakit geçirmek için tek başınıza ya da arkadaşlarınızla film izlemeyi düşünüp de ne izlesek diyenlerdenseniz, bu filmi kesinlikle izlemenizi öneriyorum sizlere. Hala izlemediyseniz hiç vakit kaybetmeyin ve hemen filmin DVD'sini bulun ve seyredin.

Filmi seyretmek için linke tıklamanız yeterli; http://www.youtube.com/watch?v=YJGAsbcfuRs

Herkese iyi seyirler!

Bu blogdaki popüler yayınlar

HOŞGELDİN 35'İM!...

En güzel baharım; yazım; kışım; sonbaharım... 35'im; hoşgeldin hayatıma!  Şu an tam da saatler 00:00'ı gösterdiğinde ben yepyeni bir döneme geçiş yapmaya başlamış oluyorum. Öncesi benim için bir hazırlanıştı... Bir doğuş, bir büyüme, bir kendini tanıma, bulma ve onu tekrar baştan yaratma... Şimdi yaşamın gerçek yüzüyle tanışmaya hazırım. Bütün deli çağlarımı az biraz geride bırakıyorum. Amaaaa... Çocukluğumu asla! Çünkü o çocuk ruhum beni hep ayakta dinç ve masum tutan yegane şey... O benim için en önemli değer! Sen hep benimle kal olur mu?  35 yaşım; seninle şimdi yeni bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyoruz. Tüm renkleri yanımıza alıyoruz; lakin bana en çok yakışan bundan sonra mor; biliyorum... O mor renk, bana tutkuyu, arzuyu ve tüm istediğim şeyleri verecek olan bir temsilci. Çünkü artık zamanın peşinden koşmayacağım; onun yanında yürüyerek hayatı yaşayacağım. Daha olgun ama daha cesur, kalbinin sesini duyan ama mantığıyla harmanlayan bir "BEN" , kendini ke

Kırık kalbin hikayesi...

Günün birinde kalbin biri yaralı olarak bir savaştan kurtulmuş. Yarini tam bulduğunu sanırken, avuçlarının arasından kayıp gittiğini görmüş. O gün bugündür işte o yaralı kalp, göğsüne saplanan oku, hiç çıkartmayacağına karar vermiş. Ve hikayesi o saatten sonra başlamış... Bu bir kırık kalbin hikayesi... Gözünden hiç yaş damlası eksik olmamış kalbin. Sarılı yarasıyla eksik kaldığını hep bedeninde hissediyormuş. Çünkü kalp tamamlayacağı yolda artık yalnızmış. Ne yapsa da ne etse de hiçbir şeyi geri döndüremezmiş. Aksak ayağıyla yürüdüğü yollarda hep anıları onu takip eder olmuş. Elinde veremediği bir çiçek, yatağının yanında aşkının fotoğrafı ona miras kalmış. Yaralarını sarmak isteyen dostlarını hep tersler olmuş. Sırf bu yüzden de aksi nalet biri olarak anılmaya başlanmış. Onun bu hali dilden dile dolaşır olmuş; ama ona ne ki, bizim yaralı kalbin hiçbir şey umrunda değilmiş. Bir tek o ok, onun tek tesellisiymiş. Çünkü her şey onunla başlamış ve onunla son olmuş.  Kalp, günlerden bir

Kadınların Hamam Keyfi

Bir bayan olarak gündelik hayatın koşturmacasında bazen kendimize vakit ayırmayı unutabiliyoruz. Ev işleri, dışarda tamamlanması gereken işler, pazar alışverişi, vs.. vs.. Bu liste uzar da gider böyle. Fakat ayın bir günü, günün birkaç saatini kendinize, ama sadece kendinize ayırdığınız bir vaktiniz olsun. Ve bunu  bir şekilde değerlendirin. Nasıl mı? Mesela, kadınların hamam keyfi gibi... Acaba bu vakte saate kadar hiç hamama gitmemiş bir bayan var mıdır diye merak ediyorum. Mutlaka var tabi ki de cevabını da kulaklarımda ayrıca duyuyorum; çünkü şu an çınlamalar hakim. Ben de ta ki geçen yıla kadar hiç böyle bir ortamın içine girmemiştim. Oysa ki hamam kültürü dediğimiz alan, aslında pek bir keyifli. Sanki güne gider gibi kadınlar toplaşıyorlar sabahın erken saatinden itibaren evlerine yakın bir hamamda. Eskiden yanlarında börekler, çörekler, kekler gidermiş hamama. Hatta kayınvalideler gelinlerini hamamlardan seçip beğenirlermiş. Lakin artık bu anlayış neredeyse yok olmak üzere. Bu