Anlat bana aşkını sevdiğim... Söyle sevdiğini... Sadece sevdiğini söyle bana. Duymak istediklerim bunlar çünkü. Başka hiçbir sözcük çıkmasın dudaklarından. Haykır bana sesini, haykır bana duygularını. Dursun zaman, dursun hayat, dursun tüm bu öfke... Kaldırımlar gözyaşlarıma boyanmasın daha fazla. Rüzgar savurmasın saçlarımı ötelere doğru. Sana uzansın ellerim, sadece sana uzansın. Yüreğim sana doğru aksın, bir tek sana doğru, sana doğru... Bir mektupdur bu sana. Cümlelerimin dile geldiği son nokta. Söyleyeceklerimin aslında birikmiş olduğu son paragraf... Aslında anlatmak istediğim bir hikaye, küçük bir hikaye bu, fazlası yok. Kasabanın birinde geçen küçük bir hikaye misali... Hani vardır ya böyle yaşanmış hikayeler... Bu da onlardan biri olsun, bizim hikayemiz olsun. Olmaz mı? Sen olmaz mısın bu hikayenin kahramanı, diğer kahramanı da ben olamaz mıyım? İyi peki, varsın olmasın o halde! Dert değil; bu seçim senin. Ben küçük bavulumla birlikte alıp gitmekteyim başımı. Belki güzel bir...
Bu sayfada kendinizi evinizde gibi hissedin...