
Yuvarlanan her şey gibi onun da bir yaşamı vardı; aynı yuvarlağın içinde dönüp durduğu o absürd saçmalıklar silsilesinde. Bağırmak istiyordu sanki, ama erkekliğine yediremiyordu. Söyleyeceği onlarca cümlenin altında ezilip kalmıştı. Duygularının selinde öksüzdü; ve bu kimsesizliği onun esaretinin bedeliydi. Gitmek mi yoksa kalmak mı istiyordu? Bilmiyorum…
Başını okşayıp, omzumu uzatsam acaba o şevkat duygusuna kapılabilir miydi? Cevapsız sorulardan biri daha işte. En iyisi mi sen onu bırak kendi haline. Ne istiyorsa onu yapsın. Kanatlanıp nereye uçmak istiyorsa uçsun… Özgür olduğunu bilsin yeter. Özgürsün dostum, uç uçabildiğin kadar...
Yorumlar