Ana içeriğe atla

Alışveriş Çılgınlığının En Kolay Yolu...

Biri alışveriş mi dedi? Şu an şaka ediyor olmalısınız. Bu cümleyi aslında asla kurmamanız gerektiğini bilmeniz gerekirdi. Biz kadınlar alışverişi fazlasıyla severiz. Özellikle de moralimizin çok bozuk olduğu ya da tam tersi çok keyifli olduğumuz dönemlerimizde. Kendimize engel olamadığımız anlardan biridir; alışveriş. 

Saçınızı bir sabah uyandığınızda değiştirmeye nasıl karar veriyorsanız;  yeni yeni kıyafetlere ya da ürünlere sahip olmaya da aynı hızda karar verebilirsiniz. İşte bu tip durumlarda ben internet alışverişlerini fazlasıyla avantajlı buluyorum. En kısa yoldan çok fazla seçeneği birarada bulmanızın en kolay yolu ise bu. Çünkü diyelim ki dışarıya çıktığınızda gözlük ya da saat almayı başlangıçta düşünüyorsunuz; diğer bir yandan da birkaç kitap almanızda gerekiyor; bu arada makyaj malzemeleriniz de tükenmek üzere ve haftasonu için dışarı çıkacaksınız artık aynı kıyafetleri giymekten sıkılıp birkaç da yeni mevsime uygun giysi bakmanız gerek… Offf! Bir anda başım döndü. Bütün bunları  nasıl aynı gün içine sığdırabilirsiniz ki? İşte benden size küçük bir öneri… Hepsiburada internet sitesitesinde aradığınız her şey var. Tabi bu arada tüm bu ürünlere Hepsiburada indirim kodu ile daha da kolay ulaşmış olacaksınız. Tek yapmanız gereken ise kodu not ederek, alışverişe başlamanız. Böylelikle dışarı çıktığınızda bir güne sığdıramayacağınız bunca alışveriş ürününü sadece tek bir tıklamayla bilgisayarınızın başında sahip olabilmeyi başarabileceksiniz.

Vala ben denemeye başladım. Şimdi sıra sizde… Haydi alışveriş çılgınlığına beyler, bayanlar! ;)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HOŞGELDİN 35'İM!...

En güzel baharım; yazım; kışım; sonbaharım... 35'im; hoşgeldin hayatıma!  Şu an tam da saatler 00:00'ı gösterdiğinde ben yepyeni bir döneme geçiş yapmaya başlamış oluyorum. Öncesi benim için bir hazırlanıştı... Bir doğuş, bir büyüme, bir kendini tanıma, bulma ve onu tekrar baştan yaratma... Şimdi yaşamın gerçek yüzüyle tanışmaya hazırım. Bütün deli çağlarımı az biraz geride bırakıyorum. Amaaaa... Çocukluğumu asla! Çünkü o çocuk ruhum beni hep ayakta dinç ve masum tutan yegane şey... O benim için en önemli değer! Sen hep benimle kal olur mu?  35 yaşım; seninle şimdi yeni bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyoruz. Tüm renkleri yanımıza alıyoruz; lakin bana en çok yakışan bundan sonra mor; biliyorum... O mor renk, bana tutkuyu, arzuyu ve tüm istediğim şeyleri verecek olan bir temsilci. Çünkü artık zamanın peşinden koşmayacağım; onun yanında yürüyerek hayatı yaşayacağım. Daha olgun ama daha cesur, kalbinin sesini duyan ama mantığıyla harmanlayan bir "BEN" , kendini ke...

Kırık kalbin hikayesi...

Günün birinde kalbin biri yaralı olarak bir savaştan kurtulmuş. Yarini tam bulduğunu sanırken, avuçlarının arasından kayıp gittiğini görmüş. O gün bugündür işte o yaralı kalp, göğsüne saplanan oku, hiç çıkartmayacağına karar vermiş. Ve hikayesi o saatten sonra başlamış... Bu bir kırık kalbin hikayesi... Gözünden hiç yaş damlası eksik olmamış kalbin. Sarılı yarasıyla eksik kaldığını hep bedeninde hissediyormuş. Çünkü kalp tamamlayacağı yolda artık yalnızmış. Ne yapsa da ne etse de hiçbir şeyi geri döndüremezmiş. Aksak ayağıyla yürüdüğü yollarda hep anıları onu takip eder olmuş. Elinde veremediği bir çiçek, yatağının yanında aşkının fotoğrafı ona miras kalmış. Yaralarını sarmak isteyen dostlarını hep tersler olmuş. Sırf bu yüzden de aksi nalet biri olarak anılmaya başlanmış. Onun bu hali dilden dile dolaşır olmuş; ama ona ne ki, bizim yaralı kalbin hiçbir şey umrunda değilmiş. Bir tek o ok, onun tek tesellisiymiş. Çünkü her şey onunla başlamış ve onunla son olmuş.  Kalp, günlerden ...

Geçmişten günümüze çıkma telifi!

En masumu, en hislisi, en güzeli sanırım bu olsa gerek; çıkma teklifi. Ne heyecan yaratır insanın tüm bedeninde. Elleriniz terler, kalbiniz güm güm atmaktadır. Hoşlandığınız kızın bir türlü gözlerinin içine tam anlamıyla bakamazsınız; sanki bakma hakkınız yokmuş gibi hisseder aklınız. Ayaklarınız ona bir adım ileri giderken, bir adım geriler. Sonra bir bakmışsınız ki hiç farketmeden aslında onun karşısına geçivermişsiniz. İşte o an... Duygularınızın dile gelmesi gereken an... Artık ikiniz karşı karşıyasınız. İşte geçmişten günümüze çıkma teklifi! Çok eskilere gidelim şimdi. Osmanlı döneminde çıkma teklifi yapılmazdı herhalde diye düşünürsünüz. Hayır, bilakiz o dönemlerde de varmış bu teklifler. Bakınız nasıldı isterseniz bir hatırlayalım. Osmanlı zamanlarında eğer bir adam bir kadından hoşlanıyorsa, onun karşısına geçer ve dermiş ki; " Ey dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten sarsılmış bulunmaktayım. Niyetim acizane-i taciz etmek de...