Bana vadedilen sadece bir karanlıktı. Gözlerimi kapattığımda gördüklerim, hissettiklerimdi varoluşumu sağlayan. Beni özgürlüğe kavuşturan. Bedenimi sarmalayan, tutkuya sarılan, ihanete gülümseyen bir kara mizahtı her şey. Eğer koşarken aniden durmanın dengenizi altüst edeceğini bilmiyorsanız; o zaman düşme korkunuzdan dolayı siz hiç koşmamış ve durmamışsınızdır.
Beynimden süzülüp, tüm kaslarımı, damarlarımı saran korkunun beni tutsağı yapmasına izin veremezdim. En büyük korkularımın bile esareti altına girecek olsaydım; kan kırmızısına benzeyen günahkar şarap kadehinden yudum almaya cesaretim olabilir miydi o zaman?
Eğer karanlıktaki boşlukta dudağımızın arasında duran sigaranın dumanında boğularak, kum saatinin hayatımızı kimi zaman ağırdan, kimi zaman ise süratle çalmasını bekliyorsak sadece, baştan kaybetmişizdir. Ve o kaybetme korkusu sizin şah damarınızı kesmek için biçilmiş bir kaftandır.
Bırak rüzgara kendini... Bırak karanlık boşluğa bedenini... Savrul ordan oraya, yuvarlan toprakta, bulan çamura... Bırak özgür bıraksın karanlık bedenini, zihnini... Sadık kalma hiçbir şeye... Sadakat seni mutsuz yapar. Bugün tüm günahkarlığı ortaya çıkart; ve sadece kendin için, duyguların için, hayallerin için dans et! Söylemek istediğin her şeyi dök yüreğinden ortaya... Koş; hiç durmadan koş... Bırak düşüşün de ayakta kalmaya çalışman kadar sert olsun. Zaman onun istediği gibi değil; senin istediğin gibi olsun.
Bana vadedilen sadece bir karanlıktı. Eğer ben aydınlıkta yer almak isteseydim; o zaman sadece olanı görecektim. Olmayanı görmek için korkusuzca daldım; karanlığın ortasına. Ve şimdi vurduğum dipten tekrar çıkıyorum. Özgür olmak için; yeniden varolmak için!
BURCU ÖZDER
Yorumlar