Hadi unutalım birlikte… Her şeyi silip atalım herhangi bir şehrin, herhangi bir sokağındaki köşe başına, tüm duyguları, tüm yaşanmışlıkları, aklımızda kalan her bir detayı…
Acıyla yoğrulan, bununla beslenen karakterlerin hikayeleri hep aynıdır. Yalnızlık bir tercihtir; duygularından korkarak yaşamak ve kaçmaya çalışmak tüm zorluklardan, tüm mücadele edebilme gücünden, tüm güzel duygulardan…
Derinlerde duyulan müziği ısrarla susturmaya çalışan akıl, kalbe yenik ne zaman düşer? Ne zaman insan yüreğinin sesini dinler? Ne zaman gerçekten savaşçı ruhuyla ve tüm aşkıyla karşısındakini sarmalar ve ona sımsıkı sarılarak nefes almaya başlar?
Notaları sil baştan yazabilmek, kendi müziğini yaratabilmek, kendi sesini, o en derinlerden gelen sesi duyarak onu herkese seslendirmeye çalışmak çok mu zor sizce?
Susmuyor kalp, susmuyor beyin, susmuyor ruhun rüzgarı, susmuyor özlemler, susturulamıyor çığlıklar…
Çünkü zaman acımasız, zaman sabırsız. Zaman her daim keskin.
BURCU ÖZDER
Yorumlar