Not: Bu yazıyı aşağıdaki video şarkıyla birikte okuyun lütfen!
Yılların boşluğunda onlarca yaşanmışlığın esareti karşısında tek başınaydı. Acıyı, kayboluşları, gözyaşları, yalnızlığı aldı karşısına. Bildiği tüm denklemleri sildi attı bir anda. Sandı ki o denklemleri bozacaktı adam. Klasikleşmiş yaşamın dışında durabileceklerdi. Hayat bu şansı verecekti onlara.
Kadın elini erkeğin beline doladı. Derinden ve yavaşça aldığı nefesi dinledi. Bir ninni söyler gibi… Bir masal anlatır gibi… Erkek de kadının yumuşacık ipeksi saçlarına dokundu. Suya dokunur gibi… Onun akıntısında dinlenir gibi… An, tüm betimlemelerin havada uçuştuğu en doğru zamandı.
Adamın uzattığı ele uzattı elini kadın. Güvenmeyi istedi. Güveneceği o insanı, yüreğinin içine hapsetmek istedi. Ancak kadın hiçbirini söylemedi; sadece denedi. Denemeden bilemeyeceği o güzel yolculuğa çıkmayı görebilmek istedi.

Önce eller buluştu; sonra dokunuşlar hissedildi. Adam kadını doladı kendine, kadın bu küçük teslimiyette onu hissetmeye çalıştı. Dudakları neden sonra buluştu. Bu buluşmada gecikmişlik vardı. Zamanın izleri vardı. Etkisi kuvvetliydi yansımanın. Saatlerce sürdü özlemi yaşamak, aralarında hiç yaşanamayanı paylaşmak. Ara ara sadece sarıldılar birbirlerine… Huzuru hissetti kadın, onun göğsüne başını her dayadığında… Adam ona bunu hissettirmişti.
Adamın her sarılışında şefkat vardı; kırılacak bir yüreği ellerinde taşımanın sorumluluğu vardı. Adam ve kadın yatağa yattığında masumiyet vardı. Kadın bulduğu işte o masumiyete güvendi; ve sarıldı.
Sabah olduğunda gün kendini göstermişti. Güneş bu kez adamın yüzündeki gölgeleri sundu. Kararsız gözlerinin esaretini yansıttı duvarlara… Onun yerine soğuk duvarlar konuştu adeta. Adam korktu; çünkü bu onun hiç karşılaşmadığı bir durumdu. Adam daha fazlasını yaşayamayacağından uzaklaştı. Onun için her şeyi yaşamaktı aşk sonuçta. Kadın bunu anladı; ve yavaşça gitmek için hazırlandı. Onun yanından geçip giderken aslında istediği boynuna sarılıp ona öpücüğünü kondurmaktı. Kadın yapamadı; sessizce çıktı kapıdan. Adam sessizliğini korudu. Kadın sessizlikten korktu.
Günler geçti; geceler geçti. Kadın "SES", adam "SESSİZLİK" oldu.
Ve sonunda adam bu hikayenin içine hapsoldu. Çünkü kadın anlattı; adam dinledi. Adam sadece dinlemeyi seçti. Yanlış seçimlerin tutsağındaydı artık. Onun sessizliği yazıya dönüştü. Adam artık kelimelerdi; ve o kelimeler işte hikaye oldu.
Kadın anlattı; adam dinledi… Adam hikayenin bundan sonra yalnız kalmış tek kahramanıydı…
BURCU ÖZDER
Yorumlar
Oysa kalan, bilecektir neler yaşayabileceklerini. Bir müddet belki de çok uzun bir müddet daha taşıyacaktır o aşkı kalbinde, tek başına olsa bile...
Bu yazıda şahidi olmuştur, yaşananların ve yok yere kayıp giden bir aşkın.
Bir gün.. Bilmediğimiz bir gün farkedecek... Ve duyulsa da bu pişmanlığı duyulmasa da o bir günün hayatında varolacağını hep bilinecek.