Bir Erkek Bir İtiraf
Kırk gün.Tam kırk gün önce çıktım o kapıdan. Hayatımda ilk defa gerçekten en mutlu olduğum gün ve kadınla girdiğim o kapıdan. Bunu yeni anlamış olmanın acısı inanın tarif edilemez. Nasıl yaptım sana onca şeyi aklım almıyor. Nasıl bir hastalığa bulaştım; nasıl bir psikolojideydim anlayamadım şu ana kadar; ve ben ilk defa bir şeyi kaybettim kadın... Seni, kendimi, senli hayallerimi...
Şu an o kadar saçma bir durumdayız ki... Ben bunca aptallığımı farkettiğim halde devam ediyorum. Ve hiçbir şey yokmuş gibi hala telefonda konuşuyoruz; sarılıyoruz. Hissediyorsun aslında biliyorum. Kapıdan çıkmama izin vermen belki de "Kurtul-Sil-At-Gel"di belkide... Yapamıyorum sanırım hala. Çok hırçınlaştım... Sadece her gecenin sonunda ağlıyorum. Evet; ağlıyorum kadın. Ağlayabiliyormuşum.
Kuruntularım başladı. Ya sen de gidersen? Git (-me) kadın... Sen gidersen ben gelemem. Sen gitmezsen belki de kendime gelemem...
Bir Kadın Bir Yorum
Gençliğin verdiği coşkunun yanlış tarafındaydı adam... Elbette ki bütün kadınlar ona ilgi gösterebilirdi. Ya da o her istediği güzel kadını elde edebilirdi. Hatta bununla birlikte hafif bir doz alsa tüm oluşabilecek pişmanlıklarından da kurtulabilirdi. Nasılsa bütün bu alışkanlıklar onun ruhunu sarmıştı. Ve o her ne kadar pişmanlık duysa da hepsine sıkı sıkı bağlıydı.
Oysa ki adam seviyordu; ve deli gibi de seviliyordu. Bir erkek defalarca aşık olduğunu sanır ya bazen... O öyle değildir aslında. İnsan hayatı boyunca bir, bilemezdiniz iki, hatta maximum üç kere aşık olabilir. Aşık olduğunuzu sandığınız aslında sizin durdurulamaz sahiplenme arzunuzdur. O da benim olsun; onu da elde etmiş olayım; o da yatağıma girmiş olsun diye diye biriyle üç gün, bir diğeriyle beş gün, öbürüyle on gün birlikte olursunuz belki. Bunun tarifi ise çok nettir; DOYUMSUZLUK. Bastırılamayan açlığın getirdiği arzusal etkilerdir her biri. Ah peki ya sevdiği kadın adam için ne demektir? Doğru; güzelliğin en saf ve temiz hali... Aslında aradığı tüm arzulara onunla sahip olabilecekken bunu yapamayan bir adamdı bizimki...

Adam yaptığı onca hataya karşılık isyan ede ede tüm eylemlerine devam ediyordu. Belki de alkolün, uyuşturucunun (esrarın) onun bedeninde ve zihninde yarattığı olumsuzluklardı her biri. Saçma sapan olmuş dengesiz ruh halinden kurtulamıyordu bir türlü. Bir yanı silkelenmek isterken, öbür yanı bunlardan hala zevk almaya devam ediyordu. Çevresindekiler bile onun tüm bu dengesizliklerinin hastalıklı bir halden başka bir şey olmadığının farkındaydı. Normal değildi çünkü yaşadıkları ve yaşattıkları.
Kadın, adamın kurtulmasını çok istiyordu. Yoksa adam yok olup gidecekti bu koca şehrin ortasında. Bu şehir ki onu yutup, mahvedecekti. Kadın bunun farkındaydı. Elini uzattığında tutmasını istiyordu adamın. Ama bunun yerine onun kapıdan çıkıp gitmesine izin verdi; kadın. Çünkü adamın karanlık tarafını farketmişti. Diğer kadınları belki de teker teker bulmuştu bile. Bulamadıysa da hissetmişti olanları, yaşananları. Adam; ilk tanıştıklarındaki adam değildi artık. Yüzündeki ifadeler bile değişmişti. Birkaç ay önceki gülen ve masum bir yüz, şimdilerde kızgın-hırçın ve kötümser bir ifadeye bürünmüştü. Güzelliğini yitirmişti adam artık.
Kadın, adamın o kapıdan çıkmasına izin verdiğinde ona yine tertemiz haliyle geri gelmesini istiyordu. Adam ilk kez belki de ağlayabildiğini farkettiğinde kadının gecelerce kaç defa ağladığından habersizdi. Belki de kadın, adamın o kapıdan çıkmasına izin verdi; çünkü adamın düzelebileceğine inanmıyordu artık. Ve bu yüzden kadın belki de adamdan gitmeyi tercih etti. Çünkü kalması için bir "NEDEN"i yoktu. Kadın giderse adamın tekrar ona geri gelemeyeceğini biliyordu. Ama gitmezse adamın da asla onun kıymetini anlamayacağının farkındaydı. Neyi ve neleri eliyle ittiğini bir gün anlayacaktı. Fakat her şey için o zaman çok geç kalınmış olacaktı. Adam, kadına kalması için bir NEDEN bırakmadı. Keşke kadın eskiden gördüğü ve hissettiği şeylerden emin olduğu gibi emin olabilseydi; adamın ona sunacağı "Neden"lerden... Var mıydı böyle bir olasılık?
BURCU ÖZDER
Yorumlar