Puslu bir duman... İçinize doğru akıp giden... Sadece burnunuzdan ciğerlerinize kadar erişen değil; ruhunuzu da ele geçiren bir duman... Bedeninizi sarmalamış bir duman.
En iyi dostunuz, en iyi arkadaşınız, en iyi sırdaşınız, en iyi dert ortağınız, sizi en mutlu eden varlık... Vazgeçemediğiniz, vazgeçemeyeceğiniz en büyük zevkiniz. Kalp atışlarınızı %50 oranında arttıran heyecanınız... Bir aşk bile belki de bu kadar heyecanlandırmamıştır sizi. Kim bilebilir ki!
3-4 saat süren o büyüleyici ve rahatlatıcı etki, saatlerce ve hatta günlerce vücudunuza yaptığı olumsuz etkinin yanında nedir ki! Hiçbir şey... Neden ruh halim mi değişiyor diyorsunuz; neden mutsuzum mu diyorsunuz; neden hayallerim artık yok ve dengesizliğime engel olamıyorum mu diyorsunuz? Demeyin; çünkü sebebini gayet siz de iyi biliyorsunuz. Sizi gerileten ve bu hale getirenin en iyi dostunuz, en iyi zevkiniz olduğunu gayet iyi biliyorsunuz. Bilakis varolan sorunlarınızın derecesini arttırmada en iyi aracıdır kendisi. Zaman algınız mı bozuldu; yorgun mu hissediyorsunuz kendinizi, ruhunuz etkisi geçince sizi boşluğa mı bıraktı; öylece saatlerce hiçbir şey düşünmeden oturmanızın nedenini hala bilmiyor musunuz? Yapmayın; gayet de iyi biliyorsunuz.
Umutlarınızı toparlayıp, bir çöp poşetine koyarken; hayallerinizin yanıbaşınızdan kayıp gittiğini görmüyor olamazsınız. Depresif hallerinizle oluşan sizde ki bağımlılık, huzursuzluk ve gerginlik olarak gene size geri iade olurken sinsice hayatınızın içine ettiğinin farkında bile değilsiniz. Mutlu olmaktan korktuğunuz için bu kaçışınız sizi esir almıyor mu? Mutlu olmak bu kadar çok mu zor?
Zamansız terlemelerinizin, uyurken yaşadığınız ürpermelerin, yükselen ateşinizin kontrolünü alamıyorsunuz elinize değil mi? Alamazsınız tabi ki... En iyi dostunuz bunu yapıyor size çünkü. Hassaslaşan ruhunuzu, huzursuzluğun içine çekiyor iyiden iyiye ve siz hala onu sevmeye devam ediyorsunuz. Sizden götürdüklerini görmeden belki de görmek istemeden bunu yapıyorsunuz.
Hırslarınız düşerken, duygularınızı ifade etmekte zorlanıyorsunuz; uzun süreli planlar yapıp yürütmek size zor geliyor; azalıyor yavaş yavaş bu isteğiniz; ve en önemlisi de engellerle başa çıkmak yerine kaçmayı tercih ediyorsunuz. Hayatı yargılıyoruz her birimiz... Ama en iyi dostunuzun desteği ile siz daha başka yargılıyorsunuz. Bardağa çoğunlukla dolu değil; boş tarafından bakmak işinize geliyor. Dolduramıyorsunuz iyiyi, güzeli içine... Uzaklaşıyorsunuz güzel olan her ne varsa, küstürüyorsunuz hayatı kendinize.
Oysa ki size el uzatanların elini tutsanız; belki de tüm korkularınızdan ve karamsarlıktan uzağa kaçıvereceksiniz. Kimse bunun için sizi zorlamıyor; zorlayamaz da. Çünkü içinizden gelmesi gerek bunun. Ama sadece yanınızda durmak istemiş olanları bile kovalarken etrafınızdan, en iyi duman dostunuz şu anda hala yanıbaşınızda otururken ve ruhunuzu sararken belki de benden daha çok nefret edeceksiniz. Görmediğimi sandığınız her şeyi gördüğüm, farkında olduğum ve anlattığım için belki de daha çok düşman sayacaksınız beni. Varsın olsun; ha biraz daha fazla, ha biraz daha az. Neye yarar?
Size içinizdeki gizli düşmanı anlattım ilk ve son defa. Ruhunu nasıl sardığını ve etkilediğini gördüğümü anlattım kısacası... Sende ki güzelliğin içte ve dışta nasıl yavaştan yitip gittiğini... Şimdi ister iyice nefret et; ya da etme benden. Herkesi olduğu gibi kabul etmenin bile aslında bir halta yaramadığını, çünkü çıkan tüm sorunlarda en başta sizi seveni ve düşüneni gözden çıkartabileceğinizi gördüm.
Mutluluk mu arıyorsunuz? Hadi şimdi bir nefeste benim için çekin... Ve sahte mutluluğunuza yavaşça adım atın. İyi uykular sevgili dostlar!
BURCU ÖZDER
Yorumlar