Uzun yıllardır süre gelen kaçınılmaz bir gerçek, ALDATILMAK. Bu kelime zaman içinde bizde tiksinti duygusu yaratacak kadar gözümüzde en diplere vurmuş olmasına rağmen hala sık sık yapılagelen bir davranış biçimi haline gelmiştir.
Eskiden hep erkekler aldatır derdik. Çağ değişti; bu kervana kadınlar da katılır oldu. Gerek erkekler tarafından gerekse kadınlar tarafından karşı tarafa yaşatılan büyük bir üzüntü ile sonuçlanan bu çirkin hareket, zamanla aldı başını gitti. Artık durdurulamayacak bir dereceye geldi. Oysa ki bir sonbahar ya da bir ilkbaharın gelmesiyle başlayan o küçük ve masum aşklar başlarda en şirin haliyle ne kadar da güzeldi. Çiftler birbirine bakıp, günün ahengini içlerinde yaşatırlarken, zaman geçer ve aşk yerini tamamen rutin bir ilişkiye bırakır oldu. İşte bu anda da imdada tabi ki ALDATMAK kavramı yetişir oldu. Çok bilmiş ya bizim ALDATMA KAVRAMIMIZ, "Siz çok sevdiniz birbirinizi, çok eğlendiniz. Ama bitti; ben geldim; aranıza sızdım; hoşgeldim" diyerek araya dalar. Zaafı olan kadın ya da erkek de hemen onu bu ilişkinin odak merkezine alır ve yerleştirir. Böylelikle de başlar aldatmalar, gelsin kızlar ya da oğlanlar....
Tamam buraya kadar geldik. Hatta aldatıldık bir de üstüne. Ancak kabul ettik mi durumu? Ettiniz mi bayanlar size soruyorum? Eğer etmedim diyorsanız işte budur diyorum. Olması gereken en doğru hareket, durumu kabullenememek. Yazık ki kaybeden bizmişiz gibi görünsede aslında baştan bu işe "tamam" diyen kaybetmiş oluyor. Benden söylemesi!
BURCU ÖZDER
Yorumlar