Kelimesini bilmediğin zor cümleler seçiliyor... Etrafında olan biten, yazılan çizilen, söylenen ya da söylenmeyen onlarca cümlenin içinde kaybolmuş bir bedenin parçası gibi savruluyor ruhun oradan oraya. Mesela saat kaç? Şu an kimlerle birliktesin? Bugün ne yaptın kendin için? Peki ya yarın ne yapmayı beklemektesin? Beklemeler... Beklemeler... Beklemeler... Daha ne kadar sürecek bu bilinmezlikler? Sabır küpü olmak gerek sanırım hayatta ya da hayata isyan etmek gerek vakti saati gelince, hiç durmaksızın bir anda. Ben isyanı seçenlerdenim! Ya sen? Bunun neresindesin?
Katılırsın ya da katılmazsın yukarıdaki her bir cümleye... Belki karşıttır görüşlerin benimkilerden. Olmasını beklemek saçmalık, hareket lazım diyen bakışlar vardır belki sana doğrulmuş olan. Canı sıkılan beyinler vardır; söz vakti geldiğinde konuşmak istemezler asla. Zorlasan da konuşmazlar... O yüzden boşuna zorlama. Sana yazık çünkü.
Susmak erdemliktir diyenler... Nereye kadar susar çeneler? Nereye kadar susmak bir yaşam tarzı olmuştur içimizde. Kapıdan baktığında veya camdan başını uzattığında selam vermeyeceksen sağındaki solundaki komşuna neden oradasın ey evlat diyen olmaz mı hiç hayatında? Olur elbette. Olur da anlamı nedir bu cümlenin? Bir selam neden bu kadar değerlidir?
Boş lakırdı laflar havalarda uçuşur. Bir eğlence mekanına gidersin. İçen, dağıtan, asçmalayan, saçmalamayan, kafası bir dünya olan veya her şeyin farkında olan, dans edebilen yahut bundan çekinen, kız ya da erkek tavlamak isteyen, isteyip de buna erişemeyen, bu gecenin sonu nasıl biter diye kara kara düşünen, eve nasıl döneceğim diye kafayı yiyen, bugün çok kaçırdım lanet olsun şimdi kusacağım diyen, bunu farkedip de senden tiksinip yanından giden, şimdi telefon numaranı ver yarın zaten aramayacağım diye düşünen, egosu yüksek olan, bir diğer yandan da ezik olan, babamın parasını yiyorum diyen, bu gece fazla harcadım bütün haftayı idare etmem gerek diyen ne çok insan vardır aslında bulunduğunuz o mekanın içinde. Hiç farkettiniz mi? Farketmediyseniz de farkedin o zaman. Çünkü bunlar yaşayan varlıklar, her birinin bir ismi, bir cismi, bir hayatı, bir anlamı, aldığı bir nefesi, kokladığı bir havası var. Suç kimde diye ona buna laf yetiştireceğinize hayatınızda bir kez olsun durun 3 saniye ve düşünün. Çok değil ya 3 saniye. O 3 saniye senin hayatında neleri değiştirir bilir misin? Ya da onun sende neleri değiştirmesini istersin? Elindeki sihirli değneği ilk kimin üzerine doğrultmak ve onun için iyi bir şey yapmak geçer aklından? Bencil misindir yoksa hayatta? Kendini mi düşünürsün ilk bakışta?
Sen soru işaretlerinin geçtiği onlarca cümlenin içinde emin ol sadece bir köşesin. Merkez de asla değilsin. Merkez de olan hep bir başkaları. Bu hep böyle oldu. Herkes için de bu geçerli. Farket artık dünyayı. Çünkü dünya senin onu farketmen için varoldu. Eğer yaşamadan ölüp gidersen, bil ki boşuna yaşamışsındır. Şimdi yaşamı nasıl geçirdin hadi bir düşün. Seni kendine bırakıyorum. Al kahveni, rahatla biraz. Otur koltuğuna, okuduklarını önce bir sindir; sonra da kur kafanda. Bakalım ne çıkacak içinden, neleri kusacaksın dışarıya! Hadi düşün, sorgula, anla ve paylaş! Meydan senin, çünkü burası Hodri Meydan!
BURCU ÖZDER
Yorumlar