Çocukluk... O bayramların en güzel geçtiği, şekerlerin toplandığı, mendillerin verildiği, hatta bayramlıkların bir hafta, bir gün öncesinden alındığı ve o kıyafetleri bir an önce giyebilmenin neşesi içinde uyanılan sabahların yaşandığı yıllar...

Bir insan düşünün şimdi. Çello çalan bir yaşlı müzisyen. Yılların yaşanmışlığı yüzüne gölge gibi düşmüş. Belki de o da seneler önceki çocukluğunda, ne olacağım sorusunun cevabını şimdi etrafındaki nice güzel çocuğa bakarak tekrar ve tekrar tazelemekte. Karşısındaki kaldırımda yürümekte olan bir küçük kız. O kadar güzel, o kadar tatlı ki. Al al yanaklarıyla tebessümler dağıtmakta kendisine bakanlara, etrafında olanlara. Sonra bir an müziğin geldi yöne çevirip kafasını, büyülenmişcesine bu amcanın yanına koşmakta. Karşısında durup, dakikalarca onu dinleyip, bi yandan da küçük küçük olduğu yerde dans etmekte. O amca ise bu minikten aldığı enerjiyle daha bir mutlu çalmakta. Sonuç mu? Küçük kız ilerde büyük bir çello ustası olacaktır. Onun bu başarısında, bir bayram günü karşılaştığı amcanın etkisi de büyük olacaktır. Çünkü o gün, o amca ona sormuştur; "büyüyünce ne olacaksın?" diye. Kız da cevap vermiştir; "sen gibi biri olacağım".
Şimdi size soruyorum sevgili okurlarım. Size küçükken yöneltilen bu soruya ne cevap verdiniz ve şu an ne yapmaktasınız? Lütfen bu yazıyı okuyan tüm okurlarım yanıtlarını benimle paylaşsın!... Büyüyünce ne olacaksın?
BURCU ÖZDER
Yorumlar