Bir gün yolunu kaybetmiş bir kalp buldum, yolumun üzerinde giderken. Sordum "derdin ne? Nereye gitmekteydin de buraya düştün". Dedi ki; "başka bir kalbin peşine takılmıştım. Bir anda ortadan kayboldu. Bulunduğum noktanın neresi olduğunu bilmediğim için aniden karanlık dipsiz bir kuyunun içinde buldum kendimi. Yolumu şaşırmış bir haldeyim. Nereye gideceğimi bilmiyordum; çünkü etrafımı aydınlatacak hiç ışığım yoktu".
Durup düşündüm; nasıl yardımcı olabilirim ona diye. Bu sonu olmayan karanlıktan çıkmasını sağlayabilir miyim diye düşündüm. Ve sordum; "gerçekten aydınlığa çıkmak istiyor musun?" Bir dakika kadar suspus durdu. İçinde hala bir ümit olduğunu buğulu gözlerinden görebiliyordum. Belki diye başlayan bir cümlesi vardı aslında ama sonu yoktu. Sonunu getirebilir miydi kendisi de bilmiyordu. Kararsızlığını farkettiğim vücut dilinden alabiliyordum aslında sorumun cevabını. Ama birden kafasını kaldırdı ve gözlerinde aniden bir kararlılık ışıltısı parladı. "Evet" dedi, "evet, buradan çıkmak istiyorum. Lütfen yardımcı ol bana. Kurtar beni buradan". Bir dost eli uzattım ona ve çektim çıkardım bulunduğu noktadan onu. Aydınlığa ulaştığında şükrediyordu. Çünkü bir masalın peşine takılmış, günlerce yol almıştı onun peşinde.
Yaptığının bir hata olduğunu çok da geç olmadan neyse ki farketti. Ve bundan sonra daha dikkatli olacağının sözünü verdi. Çünkü bu kalp, bir kere kırılacak olmuştu; ama kırılmanın eşiğinden de son anda dönmüştü. Anladı ki hiçbir şey kendisinden değerli değildi. O yüzden bir daha ona doğru gelecek olan kalbe sadece kendini açacaktı ve asla ama asla bilinmezlik çukuruna düşmeyecekti.
Karanlıkta bir kalp olmaktansa, aydınlıkta yalnız bir kalp olmayı göze almıştı. Önemil olan da aslında bu idi.
BURCU ÖZDER
Yorumlar