Ana içeriğe atla

Esas sevgili misin? Yedek sevgili misin?


Ne var ki çokca karşılaştığımız bir meselenin sorusu bu. Esas sevgili mi yoksa yedek sevgili misin onun için? Günümüz ilişkilerine bakıldığında tarafların birbiri için ne ifade ettiğinin ve hangisi olduğunun sürekli sorgulandığı bir dönemden geçmekteyiz. Hiç emin olamamanın vermiş olduğu huzursuzluk hali ile başlanılan ilişkiler geçici mi yoksa kalıcı mı sizin için bilemiyorsunuz. Bunu öğrenmeniz ise sadece zaman ilerledikçe anlaşılabilinir.



Önemli olan size davranış biçimidir özünde. Size hakettiğiniz gibi güzel ve ılıman, ilgili mi davranıyor; yoksa biraz vurdumduymaz ve boş zamanlarında keyfi olarak mı size ulaşıyor; sizinle vakit geçirmeye çalışıyor. İşte bu ayrım zaten sizi bu sorunun cevabına ulaştırmakta yardımcı olacaktır. Sizden hoşlanan ve esas sevgiliniz olmasını isteyen erkek, her bulduğu fırsatta sizin yanınızda olmayı tercih eder. Sizinle başbaşa kalmaya çalışır. Arkadaşlarını eker; onlarla maç izlemek yerine sizinle güzel bir romantik filme gitmeyi tercih eder. Ansızın küçük süprizlerle karşınıza çıkar. Yakın zamanda arkadaş ortamına sizi sokar ve tüm çevresiyle tanıştırmaya başlar. Arkadaşları sizden haberdardır. Çünkü sizi onlara anlatmakla onun için ne kadar değerli olduğunuzu göstermeye çalışır. Ancak tüm bunların tam zıttı olan davranışlar da kimi zaman karşılaşabildiğimiz durumlar olabiliyor. Mesela canı istediği zaman sizi arar. İki, üç hafta yok olmuştur çevrenizden, sonra bir anda ben geldim der tekrardan. O sizin ilginizden hoşnuttur; ancak siz onun, sizle ilgilenmesi şeklinden memnun değilsinizdir; hatta mutsuzsunuzdur. O sizin arkadaşlarınızla tanışır, çünkü daha çok çevre edinmek, daha çok bayanı tanımak ister çaktırmadan. Oysa ki siz onun arkadaş çevresinden bir habersinizdir. Hiçbiri ile sizi henüz tanıştırmamıştır. Başka arkadaşlarıyla program yapar ve sizi davet etmez bile o ortama. İşte tüm bu zıt davranışlar da zaten durumun rengini belli etmeye yeter de artar bile. 

Böyle anlarda bilin ki yedek sevgilisinizdir ve her an onu yanınızda bulamayabilirsiniz. Ama ilk bahsettiğim davranış biçimleriyle ilgiye boğuluyorsanız; işte o da gerçekten sizi hayatının merkezi yapmak isteyen ve gerçek sevgilisi olmanızı arzu ettiği biridir - ki siz o zaman çok şanslı bir bayansınızdır. Çünkü sevilen bir kadın olmuşsunuzdur. 

Yeter ki bayanlar gözünü birazcık dikkatli olarak açsın. Çoğu zaman kendimizi kandırarak ya da oyalayarak bu anlamda üzmemeye çalışırız. Hayır, ben yedek sevgili pozisyonunda olamam diye konduramayız. Ama ne var ki erkekler her zaman dürüst olmuyorlar. O yüzden iş size düşüyor. Biraz da bu zemini hazırlamak size kalmış. Eğer tüm yaptığı kötü ve olumsuz davranışlara göz yumarsanız, bu sonuç kaçınılmaz. Fakat kendi kurallarınıza göre oynarsanız da o zaman aşk sizden yana galibiyet kazanır. O halde esas sevgiliye "hoşgeldin" diyoruz ve şimdiden hepinize de dikkatli olmanızı öneriyoruz.


BURCU ÖZDER

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HOŞGELDİN 35'İM!...

En güzel baharım; yazım; kışım; sonbaharım... 35'im; hoşgeldin hayatıma!  Şu an tam da saatler 00:00'ı gösterdiğinde ben yepyeni bir döneme geçiş yapmaya başlamış oluyorum. Öncesi benim için bir hazırlanıştı... Bir doğuş, bir büyüme, bir kendini tanıma, bulma ve onu tekrar baştan yaratma... Şimdi yaşamın gerçek yüzüyle tanışmaya hazırım. Bütün deli çağlarımı az biraz geride bırakıyorum. Amaaaa... Çocukluğumu asla! Çünkü o çocuk ruhum beni hep ayakta dinç ve masum tutan yegane şey... O benim için en önemli değer! Sen hep benimle kal olur mu?  35 yaşım; seninle şimdi yeni bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyoruz. Tüm renkleri yanımıza alıyoruz; lakin bana en çok yakışan bundan sonra mor; biliyorum... O mor renk, bana tutkuyu, arzuyu ve tüm istediğim şeyleri verecek olan bir temsilci. Çünkü artık zamanın peşinden koşmayacağım; onun yanında yürüyerek hayatı yaşayacağım. Daha olgun ama daha cesur, kalbinin sesini duyan ama mantığıyla harmanlayan bir "BEN" , kendini ke

Kırık kalbin hikayesi...

Günün birinde kalbin biri yaralı olarak bir savaştan kurtulmuş. Yarini tam bulduğunu sanırken, avuçlarının arasından kayıp gittiğini görmüş. O gün bugündür işte o yaralı kalp, göğsüne saplanan oku, hiç çıkartmayacağına karar vermiş. Ve hikayesi o saatten sonra başlamış... Bu bir kırık kalbin hikayesi... Gözünden hiç yaş damlası eksik olmamış kalbin. Sarılı yarasıyla eksik kaldığını hep bedeninde hissediyormuş. Çünkü kalp tamamlayacağı yolda artık yalnızmış. Ne yapsa da ne etse de hiçbir şeyi geri döndüremezmiş. Aksak ayağıyla yürüdüğü yollarda hep anıları onu takip eder olmuş. Elinde veremediği bir çiçek, yatağının yanında aşkının fotoğrafı ona miras kalmış. Yaralarını sarmak isteyen dostlarını hep tersler olmuş. Sırf bu yüzden de aksi nalet biri olarak anılmaya başlanmış. Onun bu hali dilden dile dolaşır olmuş; ama ona ne ki, bizim yaralı kalbin hiçbir şey umrunda değilmiş. Bir tek o ok, onun tek tesellisiymiş. Çünkü her şey onunla başlamış ve onunla son olmuş.  Kalp, günlerden bir

Geçmişten günümüze çıkma telifi!

En masumu, en hislisi, en güzeli sanırım bu olsa gerek; çıkma teklifi. Ne heyecan yaratır insanın tüm bedeninde. Elleriniz terler, kalbiniz güm güm atmaktadır. Hoşlandığınız kızın bir türlü gözlerinin içine tam anlamıyla bakamazsınız; sanki bakma hakkınız yokmuş gibi hisseder aklınız. Ayaklarınız ona bir adım ileri giderken, bir adım geriler. Sonra bir bakmışsınız ki hiç farketmeden aslında onun karşısına geçivermişsiniz. İşte o an... Duygularınızın dile gelmesi gereken an... Artık ikiniz karşı karşıyasınız. İşte geçmişten günümüze çıkma teklifi! Çok eskilere gidelim şimdi. Osmanlı döneminde çıkma teklifi yapılmazdı herhalde diye düşünürsünüz. Hayır, bilakiz o dönemlerde de varmış bu teklifler. Bakınız nasıldı isterseniz bir hatırlayalım. Osmanlı zamanlarında eğer bir adam bir kadından hoşlanıyorsa, onun karşısına geçer ve dermiş ki; " Ey dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten sarsılmış bulunmaktayım. Niyetim acizane-i taciz etmek de