(NOT: Bu yazıyı, aşağıdaki youtube'dan yüklenen müzik parçasıyla okumanızı özellikle öneririm)
Doğum hayatı başlatır; doğum başladığında ölüm hemen yanıbaşındadır. Çünkü birinin önceliği, bir diğerinin gelişinin habercisidir aslında. İşte kader bu iki zıt kutbun arasında geçip gider. Siz farkında olsanızda olmasanızda... Bu durumu kabullenmek isteseniz de istemeseniz de...
Kaç kere güldünüz peki o kısacık ömrünüzde? Ya da kaç kere kollarınızı açıp yanlara sevinç naraları attınız çılgınca gökyüzüne? Yolun ortasında kaç defa sekerek küçük küçük dans adımlarını yuvarladınız? Bu arada etrafınızda insanlar size dönüp bakıyorlar mı acaba diye meraklı gözleri kaçamakca aramadan nefes almayı öğrenebildiniz mi? Eğer öğrenemediyseniz çok yazık! Belki de bunları öğrenmeniz için yeterli vakit size verilmemiştir. Oysa kazanmak, bize genetik olarak verilmeli daha doğduğumuz andan itibaren tüm bunlarla. Hatta Charlie Chaplin yürüyüşlerini yapmalıyız çoğu kez sokak ortasında... Arada hayatı "Ti" ye almaya çalışarak...
Kavgalar, gürültüler, vicdansızca yapılan işkenceler, her canlının birbirini sevmediği yeryüzünün aslında birbirini severek ve birbirine anlayış göstererek yaşamanın daha güzel ve daha kolay olduğunu bilmek ne kadar zor olabilir veya bunun öğretilmesi ne kadar zorlar bir başka bedeni? Düşünmek gerek tüm bunları. Kalbimizin atışı devam ederken elimizden geldiğince adım attığımız toplumu daha yaşanılır kılmayı öğrenmemiz gerek. Bunu öğrenmek ve öğretebilmek için daha çok düşünmek, daha çok düşünen beyinlere ihtiyaç gerek.
Siz bir kum saatisiniz aslında. Bakınız; o ağır ağır akan kumların hızlıca aktığını ancak Tabu oynarken farkedersiniz. Çünkü hayatta her gün karşılaştığınız kelimeleri anlatmak ve o anlatacağınız kelimelerin sayısını çoğaltmaya çalışırken görürsünüz aslında kum saatindeki kumun çok hızlı aktığını...
Hayatın da aynı kaleden aktığını düşünürsek, bunu ancak o anın son basamağına geldiğimizde görebiliyoruz. O kumun her aktığı yolun üzerinde sizin neler ektiğiniz, neler biriktirdiğiniz önemlidir gerçekte. Peki neler biriktirdin hey okur? Sorarım sana meraklı gözlerle... Benim için senin yapıp ettiklerin değerlidir. Benim için senin hayata kattığın ve hayatın sana kattıkları önemlidir. Çünkü hayat senin kattıkların ile aslında şekillenir; ve sen o yarattığın şeklin içinde de tekrar yoğrulmaya başlarsın.
Şimdi gözlerini kapa ve içinden 10'a kadar say. Sonra derin bir nefes al ve aklına ilk gelen kelimeyi bir çırpıda söyle sesli olarak. Sonra onu takip eden yakın başka bir kelime daha söyle. Ardından bir tane daha. Bak bakalım senin hayata bakışın nasıl? Kendini ölç sevgili okur? Çünkü bazen bunu yapman gerekiyor. İyiye mi yoksa kötüye mi gidiyorsun diye en azından bir fikrin olur kendi yaşamın hakkında...
Son olarak sevgili Charlie Chaplin'in bir sözüyle konuyu bitiriyorum... Umarım kum saatiniz dolmadan hayatı yeterince yaşamış ve de tatmışsınızdır güzellikleriyle.
" Hayat Ön Provası Yapılmamış Bir Tiyatro Gösterisidir. Bu, Alkışı Olmayan Tiyatronun Perdesi Kapanmadan; Gülün, Şarkı Söyleyin, Dans Edin, Âşık Olun... Hayatınızın Her Anını Değerlendirin." (Charlie Chaplin)
BURCU ÖZDER
Yorumlar
Yine yürekten yazılmış bir yazı ve yine çok başarılı.Bir kez daha farkındalıklar sağladı. Teşekkür ederim :)
Umarım yeni yazılarda tekrar görüşürüz :))
Erbil!