Bir adam gördüm… Ve yarı aç ruhuyla ortalıkta serselice dolaşıyordu. Nereye savrulduğunu hiç bilmeden, o bilinmezlikte oradan oraya yuvarlanmaktaydı. Kime ve nasıl ait olduğunu bilmediği bu sürecin içinde sıkıntılıydı. Daha doğrusu sıkışıp kalmıştı. Bir isteği vardı; ama ne istediğini o da bilmiyordu… Yuvarlanan her şey gibi onun da bir yaşamı vardı; aynı yuvarlağın içinde dönüp durduğu o absürd saçmalıklar silsilesinde. Bağırmak istiyordu sanki, ama erkekliğine yediremiyordu. Söyleyeceği onlarca cümlenin altında ezilip kalmıştı. Duygularının selinde öksüzdü; ve bu kimsesizliği onun esaretinin bedeliydi. Gitmek mi yoksa kalmak mı istiyordu? Bilmiyorum… Başını okşayıp, omzumu uzatsam acaba o şevkat duygusuna kapılabilir miydi? Cevapsız sorulardan biri daha işte. En iyisi mi sen onu bırak kendi haline. Ne istiyorsa onu yapsın. Kanatlanıp nereye uçmak istiyorsa uçsun… Özgür olduğunu bilsin yeter. Özgürsün dostum, uç uçabildiğin kadar...
Bu sayfada kendinizi evinizde gibi hissedin...