Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Git Adam, Git!

Git adam, git! Kalma bu şehirde. Gidebildiğin kadar uzaklaş. Çünkü aynı şehirde olmak içimi acıtıyor; aldığım nefesi kesiyor. Sen gidince ben mutlu oluyorum. Her gidişinde seviniyorum. Diyorum ki nasılsa buralarda yok. Nasılsa buralarda olmadığı için onu göremiyorum. Bunun için bana gelemiyor. Mesafeler var aramızda; yollar var diyorum.  Ama sen bu şehirdeyken sığınacak limanlar bulamıyorum. Çünkü buradasın ve ben seni hala özlemeye devam ediyorum. Sana sarılamadıktan sonra, sana dokunamadıktan sonra, seni öpemedikten sonra, doyasıya sana aşık olamadıktan, seni sevemedikten sonra aynı şehirde olmuşuz neye yarar! Sen bana gelmedikten sonra!…  BURCU ÖZDER

Mutlu Olmaktan Asla Vazgeçme

Hiç bilmediğin bir kasabanın yemyeşil çayırlarında, tarlalarında kendini hayal et. Çıplak ayaklarınla yürüdüğünü çimlerin üzerinde… Nemli toprağı hisset! Güneşin tenine vuruşunu, cildini ısıtmasını, yanaklarını kızartmasını farket. Nefes al! Derin derin nefes al; çek içine tertemiz havayı. Yanından akıp giden kimi zaman sakin, kimi zaman şiddetli suyun varlığını işit. Eğer üşümekten korkmazsan ya da üşümeyi tercih edersen ayaklarını o suyun içine sok… Kıyısında yürü, bileklerine kadar gelen suyu hisset. Sonra biraz daha ilerle ve diz kapaklarına değen suyun seni nasıl dirilttiğini farket. Yaşadığını hisset! Çık o sudan ve koş bomboş arazide… Dön etrafında… Hiç durmadan dön. Elbisenin etekleri uçuşsun havada. Aldırış etme etrafında kim var; kim yok diye. Çünkü bir başınasın! Sadece anı hisset. Yaşadığını hisset! Ve mutlu ol. Her zaman mutlu olmak için sebeplerin olsun. Mutlu olmaktan asla vazgeçme!  Not: (Aşağıdaki Parça tüm mutlu olmak isteyenler için gelsin… Mutlaka

Susarak Konuşmak...

Hikaye, aşkla hüznün arasında kaldığı zaman başladı. Bitmek bilmeyen telaşların içinde kayboldu. Sorgulanamayan mekanların içinde hapsoldu. Sözler uçtu; eylemler kaldı. Her bir güzellik tek tek kayboldu. Biz diye bir şey yoksa, o zaman aşkta yoktu; aşka tanınacak fırsatta yoktu.  Zaman çizgisinin gerisinde kalmaktı önemli olan. Düz cümleler yerine devrik cümleleri diline dolamaktı yaşamak. Sadelikten hep uzak kalıp, toz pembe dünyanın büyüsüne kapıldık çoğu kez. Kimi zaman rüzgar, kimi zaman dalga, kimi zaman buzullar olduk. Güneşi de, onun sıcacık ışığını da an geldi, unuttuk. Bilir miydin hey canlı, bir gün her şeyin son bulacağını. Seni yalnızlığın bağrına basacağını… Bilmezdin! Bilme öyleyse sen de… Sus ve susmanın sana getirdiği en güzel duyguyu hisset yüreğinde.  Kelimelerin biri bile çıkmasın dilinden… Susarak da konuşmak vardır sevgilerin, aşkların dünyasında. İlla ki dile gelmesi mühim değildir. Önemli olan ona verdiğin değerdir. Verdiğin değer kadar senin parılt