Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çocuk Yetiştirmede Dikkat Edilecek Noktalar...

Minicik ve tatlı mı tatlı ellere sahip o ufaklıklar... Çocuklar! Hayatımıza renk katan, dünyamızı daha neşeli hale getiren o muhteşem varlıklar. Büyürler, yetişirler ve bir süre sonra bizlere düşüncelerini söylemeye başlarlar. Dile gelir aklındaki her şey. Sonra uygulamak isterler düşüncelerini. Onlara bu uygulamalarında hataları varsa kızarız; yoksa ve iyi bir şey yapıyorsa ödüllendiririz. İşte o vakitte doğru karar vermemiz gerekir. Çünkü çocuk yetiştirmek kadar zor bir uğraş yoktur şu dünyada. Bu yüzden de bu hususta dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Gelin şimdi bu noktalar nelermiş hep birlikte inceleyelim. Haberin detayı için lütfen linke tıklayın! İşte Çocuk yetiştirmede dikkat edilecek noktalar bizlerle. http://bit.ly/gDEqTq BURCU ÖZDER

Kadın Olmak Zor Piiriiimmmm!..

Ooooffff!.. Çığlık atacağım; haykırıp sesimi dört bir yana duyuracağım. Yetmeyecek sağa sola sataşacağım. O da yetmeyecek ne yapacağım? Bilemedim yaa.. Zor iş diyorum sadece, kadın olmak çok zor iş piiriimmm!... Her günün bir koşturması var. Her gün ayrı bir dert, ayrı bir tantana, ayrı bir sorun. Kadınsan sen her şeyin yükünü omuzlarında taşımak zorundasın. Hayallerini bazen bir kenara atman bile beklenebilir senden bu süreç içinde. Zaten öyle bir imkan verilse de vaktin yok ki hiç. Yapacak tek şey kalıyor geriye, boynunu büküp, kabullenmek.  -   Kabullenmek mi?  -   Hayır! -   Neden? -   Öyle işte. -   Öyle diye bir şey yoktur? Neden? - Çünkü kabullenirsem hayatımı vermiş olurum. Kabullenirsem duygularımı bir kenara atıp, başka hayallerin parçaları olurum. Oysa ben kendi hayallerimin  merkezi olmak istiyorum. - O zaman sen daha çok beklersin hayallerinin merkezi olabilmeyi (pis pis güler) İşte bu dialoglar, kendi iç benliğinizle sürekli olarak tartıştığınız cümleler. Bazen kend

Burçlara Göre Korkularınız!

İnsanoğluyuz... Elbette ki hepimizin türlü türlü konulara ya da nesnelere ya da bilinmeyenlere karşı bir korkusu vardır. Ancak bu korkular, kimi zaman bizim neden etkilenerek oluştuğunu bilmediğimiz durumlardır. Ansızın ortaya çıkmalarının bir nedeni olmalıdır. Peki ben şimdi size desem ki aslında bunlar bile burçlarımızla ilintili. Bakınız yine tüm bu korkuların çıkış sebebi, yıldızlardan geliyormuş. Aslında karanlıktan korkuyorsam, hasta olmaktan veya mutsuz ve yalnız kalmaktan korkuyorsam bunun bir sebebi olmalı ya gerçekte de işte çıkış noktası yine burçlarımızmış. Bakın bakalım bu korkularınız gerçekten burçlarınızdan mı ileri geliyormuş sevgili okurlar. İşte burçlara göre korkularınız nelermiş hep beraber inceleyelim. Haberin detayı için lütfen linke tıklayınız! http://bit.ly/fsowpY

Yakası Rujlu Bir Gömlek...

Bir sabah eşinizi işine uğurlamadıktan sonra evdeki tüm kirlilieri ayıklayıp, çamaşırları yıkama evresine geçtiğinizde çoğu bayanın sıkça karşılaştığı bir olay bu; yakası rujlu bir gömlek ... Bunun tercümesi ise üzgünümk ki eşiniz sizi aldatıyor. Ne yazık ki acı gerçekle artık başbaşasınız.  Bizler evlendiğimizde sanırız ki aşkımız yani o deli gibi bizi seven adam hep aynı kalacak. Evlendikten sonra da bu mutluluk hep sürecek ve ölünceye kadar bize bağlı kalacak. Ne hüzünlü ki bu sadece bir dilek olabiliyor. Güzel bir dilek... Çünkü evlenen erkeklerin büyük bir çoğunluğu eşlerini kısa bir süre sonra aldatıyor. Daha doğrusu bu kimilerine göre bir yaşam biçimi haline bile geliyor.  İşte o karşılaştığımız gömlek, sizin aldatma ritüeli ile ilk buluşmanız. Gözlerinize inanamadığınız ve o anın şokulyal ne yapacağınızı bilemediğiniz zor zamanlar artık sizi beklemekte. Hemen telefonla arayıp, ağzınıza gelen her şeyi ona hiç nefes almadan arka arkaya sıralamak mı tercihiz olur? Yoksa işyerini

Kadına Karşı Şiddet / Mor Çatı Reklam Filmi

Sizlerle bu videoyu özellikle paylaşmak istedim. Tüm kadınlarımıza yönelik yapılan şiddete maruz kalınmanın en büyük delillerinden birisi bu reklam filmi. Birçok sokağa kurulmuş olan bu posteler, sırf zevk için şiddet uygulayan erkeklerin birbir kayda alınmasıyla gerçek çekimlerden oluşmaktadır. Siz öncelikle bu videoyu izleyin sevgili okurlarım, ardından konuyla ilgili özellikle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü hakkında biraz sizlere düşüncelerime paylaşacağım. 25 Kasım... Kadınlara yönelik yapılan şiddetin mücadelesine başlanılan gün... 1981 yılında başlayan bu mücadale, bu yıl 29. yılını yaşadı. Evet mücadele ediyoruz; kadın için, kadınlarımız için. Özellikle orantısız gücün kullanıldığı, karşı tarafın üzerimizde kurmuş olduğu baskıların kaldırılması adına mücadelemiz hala devam etmekte. Topu topu 29 koca yıl geçmesine rağmen modern çağımızın hala kurtulamadığı hastalıklı bir durum bu. Kadına şiddetin bir türlü bitmek bilmeyen hikayesi

Eş Seçerken Dikkat Edilenler!

Kadın olsun, erkek olsun iki açıdan da eş seçimi çok zordur. Peki kim hangi açıdan, nelere dikkat eder? Doğru eş seçiminde kişilerin kriterleri neler olur? Gerçekten ömür boyu sevecekleri birini mi ararlar? Yoksa daha mantık çerçevesinden baktıkları ve de onlar için en doğru kişiyi mi bulmaya çalışırlar?  Cevaplar, haberin devamında ve linke tıklamanız yeterli. İşte eş seçerken dikkat edilenler! http://bit.ly/es5USv BURCU ÖZDER

Kaderin Oyunu!

Bazen kaderin size oyunlar oynadığını düşünebilirsiniz. Emin olun ki oynuyor. Siz hiç anlamadan, farkına varamadan bir anda değişkenler arasında sürekli kalıyorsunuz. İlk tepkiniz "aaa.. bu neden böyle oldu?" oluyor çoğunlukla. Ama bilin ki hayat ile aranızda tavla turnuvası var; ve zarlar kimin için şanslı gelirse o kazanıyor.  Özellikle son zamanlarda örnek şekil-A ben, bu tip durumlarla çokca karşılaşmaya başladım. Önce rastlantısal bir durumdur diye mantık yürütmüş olsam da bir süre sonra gelişmeler, işin içinden çıkılmaz bir hale geldi. Beklentilerinizin yumağında kendinizi bir anda birçok ip parçasına dolanmış olarak buluyorsunuz. Çözülmeye çalıştıkça da daha çok dolanıyorsunuz. Bir akşam önce gelen bir telefon, ardından ertesi gece gelen başka bir ansızın telefon ile çakışınca işler bazen rayından çıkabiliyor. Ve her birinin de sonucunun iki gün sonra netleşecek olması ve sizin ne yapacağınızı bilemez hallerinizde buna eklenecek olursa "Oooo...." demekt

"Fatmagül'ün Suçu Ne?" ve Bu Haftanın Kritiği!

Flaş.. Flaş.. Flaş... Sonunda Fatmagül Ketenci hayattaki ilk roundunu kazandı. Aylardır her perşembe akşamı Kanal D ekranlarında yayınlanmakta olan ve iyiden iyiye müdaimi olduğumuz televizyon dizisi "Fatmagül'ün Suçu Ne?" bu hafta hepimizde son sahnesiyle "sonunda ya!" dedirten bir şaşkınlıkla heyecan etkisi yarattı. Peki ne mi oldu? İşte bu haftanın kritiği... Fatmagül yaşadığı tecavüz sonrası hem zorla evlendirilmiş, hem de yıllardır doğup büyüdüğü kasabasından ayrılmak durumunda kalmıştı. İstanbul'a gelmesi aslında çok da bir çözüme ulaşmasında yol almamıştı. Çünkü aslında hayat bundan sonra daha da zordu. Kocaman büyük bir şehir... Yüzlerce tehlikeli insan... Üstüne üstlük felaket tellalı bir yenge ve tecavüzcülerinden biri hemen yanıbaşındaydı. Sonunda tüm bu yükün altından kalkamayacağını düşünerek çareyi kaçmakta bulmuştu. Ancak bu da onun için sonun başlangıcı dediğimiz bir tercihden öte değildi. Nedeni ise Fatmagülün peşinden kalkıp İstanbul

Alışveriş Çılgınlığında Kadın (!)

"AlışverriiiiiiiiişşşşşşŞ!...." Çığlıklar yükseliyor. Kadınlar hücum halinde tek bir noktaya doğru koşuyor. Nereye mi? Tabi ki sürekli bir yerde belirmekte olan mağaza açılışlarına... Alışveriş deyince ilk akla kadın gelir. Kadın dediğin kendini engelleyemez; parasını en çok dağıttı alandır giyim-kuşam, süslenme-püslenme. Ama ne var ki ara ara bu kervana ben de katılmaktayım.. Tabi ki geçen yıl Londra seyahatimde tam da yılbaşı öncesinin mutluluğu ile birçok mağazayı inceledim; gezdim ve tabi ki paralarımı da oraya bırakıp çıktım. Benim dışımdaki diğer tüm kadınlar da çıldırmıştı. Hep biz bayanların en kötü zamanlarında kendine buldukları tek bir uğraş noktası olan alışveriş, o gün için de almış başını gidiyordu. İnanır mısınız, mağazalara girebilmek için birçok insanı tek tek aşmanız gerekiyor ki ancak öyle mağazanın içine varabiliyorsunuz. Elbette ki bu yoğunluğun arasında neye bakabildin derseniz; çok fazla bir şey inceleyemedim. Yalnızca şunu gördüm, alışveriş çılgınlı

Bir kadın + Bir kadın = Dedikodu

Gülmek mi istiyorsunuz? O halde iki kadını kulak kulağa vermiş, birbirlerine fısıldarken hayal edin. Hatta öyle ki, onların o fısır fısır konuşurken ki hallerini çok iyi inceleyin. Çünkü kaşları ayrı, gözleri ayrı oynamakta. Yüzlerindeki her mimik şekilden şekle girmektedir. Peki niye mi? Çünkü şu an dedikodu yapmaktalar... Neden biz kadınlar hep böyleyiz diye zaman zaman merak ediyorum. Çoğu zaman içimizde engelleyemediğimiz bir dedikodu kazanı sürekli ama sürekli kaynamakta. Elimizden bir şey gelmiyor sanki. Kimi zaman, hatta en basiti az önce annemin yanıma gelip de telefon konuşmama, "ne bu dedikodu böyle ya!" demesi bile bir örnek adeta. Ne yapalım? Biz kadınlar bu duygumuzu engelleyemiyoruz. He bu arada, sanmayın aslında dedikoduyu yapan sadece bayanlar. Son dönemin yeni icadı, artık erkeklerin de dedikodu yapabiliyor olması. İnanmıyor musunuz? O zaman lütfen bir kez daha gözlerinizi dikkatli olarak açın ve çevrenize öyle bakın. Özellikle şirketlerin yegane unsuru; De

Bütün Kadınlar Güzeldir!

Kadın bakımdır. Kadın güzelliktir. Kadın bakılası en güzel varlıktır. Ama bütün kadınlar güzel değildir. Her kadına güzel demek, gerçekten güzel olana haksızlık etmek olur diyen beyleredir bu sözlerim. Yanılıyorsunuz beyler! "Çirkin kadın yoktur; bakımlı kadın vardır" sözü, gerçekten doğru olan ve mantık süzgecinden hiç takılmayarak geçen bir cümledir. Çok ince bir çizgide yürüdüğünüz kesin beyler. Çünkü yapılan ufacık bir hatada hemen tökezleyip, bir bayan tarafından yüzünüzde tokat hissini yaşayabilirsiniz. Biraz acımasızca mı oldu? Aslında değil; çünkü bu daha bir başlangıç. Güzellik kavramı herkese göre değişebildiği gibi bir bayanı sadece yüzü ve vücut yapısıyla değerlendirmek çok yanlış olur. Yapılacak olan küçüklü büyüklü birkaç değişim hareketiyle her kadın gerçekten güzel bir bayan halini alır. Sadece hayat koşturmacasında, bir kadın hem anne, hem eş, hem iş kadını, hem de sokaktaki bir vatandaş olabilmek gibi türlü türlü görevlendirmelere maruz kalmaktadır. Ve tüm

KİSS ( kısa film / mutlaka izleyin!)

BİR TEK SENİN!... Gözlerim göremeseydi keşke seni... Keşke kokunu duyamasaydım... Keşke sen karşıma hiç çıkmasaydın... Hayat bu yüzden beni senden alıp gitti. Her şeyim oldun. Tüm organlarım, tüm bedenim , tüm varlığım... Düşüncelerim oldun. Sessizliğimin sesi oldun. Dayanamadığım yer de dayanılmazlığım oldun. Tatlar yarattın hayatımda. Ekşisiyle, tuzlusuyla, tatlısıyla, acısıyla... Her birinin lezzeti de apayrıydı. İyi ki diyorum aslında sen vardın... Çelişkilerimin belki de en net cevabıydın. Sorgulayamadığım cümlelerin aslında sen ünlemiydin. Saatlerimin ilerlediği zamanda yelkovanımın akrebiydin... Ama iyi ki hayatımdaydın, iyi ki seni sevmiştim. Aşkın ne olduğunu bana her haliyle sen hissettirdin. Belki şu an yanında değilim, belki şu an yanımda değilsin. Gözlerim de seni göremiyor olabilir... Ama sen gözlerimin tek sahibisin! Şiir sahibi: BURCU ÖZDER - KİSS -

Evlenilecek Kız Modelleri

Farklı bir şey... Bugün farklı bir şey yapacağım. Bir galeriye gideceğim ve içini gezeceğim. Tek tek, tek tek inceleyeceğim. Acaba iyi mi? Elinden her iş gelir mi? Kabiliyetli mi? Güzel mi? Bakımlı mı? gibi gibi bir sürü sorgu sualle karşılaşacağınız ve elbette ki karşınızdaki anne adayının da beğenisini kazanacak olan o arayışın içindeki aranılan insansınız. Kim misiniz peki siz? Hemen söylüyorum. Evlenilecek kız modeli! Şaka gibi değil mi? Ben bunu birazcık da araba alım-satımı yapan galerilere benzettim. Hani sıraya dizilmiştir tüm arabalar. Ve siz gidip sizin için en iyi olanı seçersiniz. Ne var ki özellikle geçmiş dönemlerde görücü usulü evlilikler yaygındı. Erkek anneleri her gittikleri ortamda kendilerine uygun gelin adayları ararlardı. Hatta şöyle ki; sevgili babaannemi örnek verecek olursam, tam bu bahsettiğim konunun kahramanıydı. Babam benim emekli deniz astsubayı. Gençlik yıllarında görevine ilk başladığında Gölcük' de görevliymiş. Her haftasonu İstanbul'a evine

Hangimiz Daha Çekiciyiz?

İlişkilerde hemen hemen çoğu kez karşılaştığımız durumlardan gene bir tanesidir; "hangimiz daha çekiciyiz?" sorusu. Eski sevgilimizle yeni sevgilimizi sürekli karşılaştırma hali içinde olan tavırlarımız, bazen karşı tarafta böyle bir seçime şart koşabilir. Ve sizi ansızın beklemediğiniz anlarda sıkıştırabilir. Aman dikkat! Çünkü korkulur bir cümledir kendisi. Her an, her yöne çekilebilir cevaplarınız. "Gelen gideni aratır" demiş büyüklerimiz vakti zamanında. Biz de hep şunu düşünmüşüzdür; acaba eski sevgilim daha mı iyiydi benim için yoksa yeni sevgilim mi daha iyi? Eskisiyle daha mı mutlu olabilirdim? O daha hoş, daha mı güzeldi? Bunlar sıkça aslında karşılaştığımız sorular olabiliyor kimi zaman. Çünkü aslında emin olamadığınız kendinizsiniz. Siz tam anlamıyla henüz kendinizi tanımadığınızdan bu tip bir durumla karşılaşabiliyorsunuz. Neden hemen herkesin başına gelmiyor da sadece belli başlı insanlar bu çelişkiyle başbaşa kalıyor. Nedeni basit aslında çünkü ken

Hürrem Sultan kimdir? İşte tarihimizin tozlu sayfalarından bir hikaye..

Son dönemlerin en çok tartışılan konularından biri... Show TV'de 5 Ocak tarihinde ilk yayınını gerçekleştiren ve bundan sonra da her çarşambaları yayınlanacak olan "Muhteşem Yüzyıl" dizisi bırakın daha ikinci bölümünün yayınlanmış olmasını, dizi henüz yayına girmemişti ki dillerden dillere dolaşır hale geldi. Tarihimize laf söylenmesi, aşağılanması, küçük düşürülme çabaları gibi binbir sıfatla yerden yere vurulan dizinin başrol karakterlerinden birini sizlere tanıtmak istiyorum; Hürrem Sultan . Kimdir Hürrem Sultan ve tarihte nasıl bir yere sahiptir? Gelin beraber bakalım, inceleyelim. Tarihle çok aranız yoksa ve araştırmaktan bi haberseniz, elbette ki her türlü kulaktan dolma eleştiriye destek vermeye de her an kapınız açıktır. Çağımız çok gerilerde değil. 21. yy' da yaşayan toplumlar olarak dizilerin yaratılma sürecini takdir edersiniz ki hemen hemen hepimiz biliriz. Gerçeklerden ziyade ya bir roman uyarlaması olarak karşımıza çıkar yapımlar ya da tamamen dramatik

Sen "BEN" OLSAN, Ben de "SEN" OLSAM!

Herkese Merhaba! Bugün başka bir gün olsun mesela. Eğlenceli ve birazcık da hayalciliğimizi kullanarak düşüneceğimiz bir gün. Ve bunu da bir oyunla beraber pekiştirelim istiyorum. Aslında buradaki amaç sizde empati duygusunu yaratabilmek.  Şimdi hazırsanız başlıyoruz. Hep sevgilinizle tartışıp duruyorsunuz. Onu anlama kısmında zorlanıyorsunuz; onu dinleme kısmında zorlanıyorsunuz. E tamam size bir seçme şansı veriyoruz. Bir günlüğüne onun yerine koyun kendinizi. Dış görünüş olarak demiyorum. Tamamen kişilik ve onun penceresinden bakabilmeyi öneriyorum size. Sevgiliniz sizin yerinizde olsun ve öyle hareket edip,düşünsün. Bakalım konuştuğunuz ya da tartıştığınız alanlarda o ne yapıyor? Sizin gibi mi davranıyor, yoksa bambaşka bir siz mi yaratıyor? Hadi bakalım hazırsanız bugün için sizi bu oyuna davet ediyorum. Eğer oyunun sonucunu bana da söylerseniz devamını hep birlikte tekrar tartışmış oluruz. İyi oyunlar! BURCU ÖZDER

Bahaneler, Gerçek ve Sen

Hayatta hep bahaneler üretmek huyumuzdur. Nefes aldığımız sürece sürekli olarak yeni bir şeyler üretip, onu da her fırsatta öne süreriz. Kim bilir nelerin boşluklarını doldurmak için yapıyoruz bunları. Zaten bizim için önemli kısım da nedenlerinden çok, o toprağı üstüne örtüp örtmediğimizle ilgili değil mi? Bazı konularda saplantılarımız oluyor. İnatla üzerine gitme isteği ve devamlı  olarak eşelemeye çalıştıklarımız, bir süre sonra gerçekten can sıkıcı bir hal alabiliyor. Onun yerine oluruna bıraksak her şeyi ya da hayatı belki de işimiz daha da kolaylaşacak. Biraz huzuru kendimize çok görmesek nasıl olurdu acaba!.. Huzur... Tek kelime ile "imkansızı başarmak" denilmekte kendisine. Çünkü nice insanlar onun kıyısından geçip gitmiş ve dönüp de ben ne kaybettim diye sormamıştır kendisine. Oysa ki yaşamında en değerli olan şeyi "Huzuru" kaybetmenin dayanılmaz acısını yaşamaktadır; ancak kendisi bile onun adını tam olarak bilememektedir. Nefes aldığımız her saniyeni

Banka Çağrı Merkezinde Gerçek Komik Dialoglar...

Banka ve Bankacılık işlemleri... Hepimizin yolu mutlaka bir kere onlara düşer. Gerek telefon bankacılığıyla, gerek direkt şubelerden yapılan işlemlerle, gerekse internet bankacılığı yoluyla. Ama ne olursa olsun her şekilde bir iletişim ağının içerisinde buluruz kendimizi. Ancak içlerinden biri var ki çoğu kez kendisi, çeşitli dialoglara sahne olmaktadır.  İşte telefon bankacılığı karşınızda... 444 ile başlayan numaraları çevirdikten sonra Çağrı Merkezi'ne doğru yol almaya başlarız. Hangi bankayı arıyorsanız; başlangıçta geçmeniz gereken Level 1- Level 2- Level 3 türünden aşamalar vardır. Birine basarsınız, o diğer içindeki seçeneklere yönlendirir. Ordan birini seçersiniz öbürüne doğru geçişi sağlarsınız; ve işin sonunda uzun yolları katederek, bir müşteri hizmetleri yetkilisine sonunda ulaşabilirsiniz. İşte Nirvana'ya çıkış gerçekleşmiştir.  Peki ulaştığınız andan itibaren hani öncesinde bizi uyarır ya sistem "Değerli müşterimiz, güvenliğiniz için tüm konuşmalar kayıt al

Bir Erkeğe Sorabileceğiniz Komik Sorular!...

Erkeklerin bir numaralı şikayetleri, biz bayanlarız. Lütfen çok soru sormasın, dırdır yapmasın. Her soru sormaya kalktığımızda suratını ekşiten erkek ifadelerini görürüz. Görmeye de alıştık artık zaten...  Lakin sizlere komik sorular da sorabilir; ortamı eğlenceli hale getirebiliriz. Hadi gelin, hep birlikte ilk buluştuğumuz zamanlarda konuşmaktan çekinen bizi biraz açalım ve neler sorabilirmişiz hep birlikte öğrenelim. Haberin detayları için lütfen linke tıklayın. Bakalım sorularımız nelermiş?  http://bit.ly/hlpFun BURCU ÖZDER

Sema GÜNAY "CİAO İTALY" Sergisi!

Merhaba! Sizleri bu kez yepyeni bir etkinlikten haber edeceğim. Zaman zaman kendimize vakit ayırıp, sanatsal etkinliklere de katılmamız gerektiğini mutlaka söylemeliyim. Bunun için de ilk olarak size Sema Günay'ın sergisini gidip-mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye edeceğim, sevgili okurlarım! İşte serginin basın bülteni!... Tüm detayları devamında bulabilirsiniz. CİAO İTALY Rönesans, bilim ve sanatın başladığı çağdır; ve karanlık ortaçağdan kopuşun sembolüdür.  İTALYA ise tasarım ve sanatın merkezi olmuş bir medeniyet iken, günümüz dünyasında globalleşmenin getirisi olan tüketim çılgınlığında diğer devletler gibi ÇİN tehdidine karşı koyamamıştır. Roma, Santa Maria'da yaşayan, Senior La Bocca Della Verita bu nedenle kan ağlamaktadır. Ressamın, 2008 yılı İtalya Milano Domus Academy Fashion Design yaz kursu sonrası Roma ziyareti sırasında kulağına fısıldamıştır. Bilimin, insan faktörünün, değerlerin yitirildiği ve yalnızca paranın önem kazandığı bu ticaret yolunun sonunda, eğ

YILIN İLK GÜNÜNDEN MERHABA!

Yılın ilk günü... Hava ayrı mı bir güzel? İnsanlar ayrı mı bir mutlu? Yoksa herşeyi biz mi öyleymiş gibi tasarlıyoruz?  Açık söylemek gerekirse çok sakin, ama bir o kadar da huzurlu bir yılbaşı akşamı geçirdim. Sevdiğim dostlarım yanımda, gece 12'den önce tombala, geceyarısından sonra da tabu ile akşamı tamamladık. Geri sayım sırasında birçok yer aslında yeni yılın ilk dakikalarını yaşamaya başlamıştı; ve sıra bize gelmişti. İşte herkes gibi biz de sıramızı salmak için bekliyorduk. Son 9,8,7.....2,1... Veeee işteeee Yepyeni bir yıl! HOŞGELDİN 2011!  Mutluydum. En azından kuru gürültülerden uzak, itiş kakıştan uzak, alkol duvarını aşmış insanlardan arınmış bir ortamdaydım. Şarabımızı da içtik keyifle, çerezlerimizi de yedik sohbetle, gırgır şamata gülücüklerle. Televizyonda önceden çekilmiş olan programların bir yandan sesi, diğer yandan bilgisayardan çalan latin müzikleri, hepsi birbirine karışıyordu tek bizim ortamda. Sonra günün ve hatta haftanın tüm yorgunluğu ile saatler 02:0