Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gizli Kahramanım

Eğer bir gün dünyayı değiştirmek isterseniz; elinizdeki gücü gerçekten önce keşfedin. Çünkü insanoğlu varolan enerjisinin hiçbir zaman farkına varamadı. Oysa ki bunu görebilseydi hayatta ki her şey inanın çok daha farklı olabilirdi. Sadece ama sadece tek gereken şey herkesin kendi içindeki karanlığında yer alan o iyi ışığını görebilmesiydi.  Doğduğum günden sonra benliğimi bulduğum ana kadar geçen zaman benim için kayıptı. Kendimi keşfetmeye, neden ve niye varolduğumu sorgulamaya başladığım zaman acının zaten içindeydim. Çekilen üzüntülerin bir sebebi olmalıydı oysa ki. Sorgulamaya başladığımda yaptığım en iyi şeyi farkettim. İnsanları kendi iç dünyalarına dönüp de bir bakmalarını bir şekilde sağlıyordum. Kimisi bunu farkediyordu; kimisi ise farketmeden yaşıyordu. Ne var ki benliğinin altında yatan onlarca kötümser anı onları geleceğe sorunlu birer birey olarak taşıyordu. Her birinin bunu anlaması biraz zaman alıyordu belki ama sonuçları vakti geldiğinde beni mutlu ediyordu. 

Tek Bir An

An'dı... Tek bir an. Çekip gitmek için, vazgeçmek için tek bir an. Dönüp arkana bakmadan bulunduğun o kabusun içinden gidip yok olmak için tek bir an gerekliydi. Susmaların ötesinde kalıp bağrışmak bile yetersizdi. Sessizliğin içinde sonsuzluğu yaratabilmekti. An, sadece tek bir an her şey için yeterliydi.  Bir insan her şeyi bilemez değil mi? Her şey için kesin yargılar, sözler kullanamaz. Ama yapılmaz da değil. Söylenir, dilimizden onlarca kelimeler dökülür ortalığa; ve sonra da her şey unutulur. Pişmanlık olur ardından, utanma olur ve en önemlisi de çaresizlik olur. Çünkü laf ağızdan bir kere çıkmıştır ya... Geri dönmek istesen de artık dönemeyecek olursun. Bıraktığın kalp kırıklıkları seni mahkum eder esaretine. Sen ki kendinden çok hiçbir şeyi düşünmeyen iken bir bakmışsın ki aslında bir başına öylece kalakalmışsın. Ve ne yazık ki kimse derdine çare olamaz o saatten sonra.  Şimdi durup bir düşün. Güzel bir geceyi düşün, yanında sevdiğine sarıldığını düşün, kollarınd

Küçük ve Sade Masalım

Küçükken bana bir masal anlatıldı. Tatlı, masum ve beyazlar içindeydi her bir karakter. Kötülerin alt edildiği bir dünya vardı orada. Hep iyiler, sadece iyiler kazanırdı. Çocuktuk işte... İnandık hepsine. Gerçek hayatta da işler böyle yürüyor sandık. Ve işte ne yazık ki tam da o anda yanıldık.  Bana neden diye sormayın. Ben hiç büyümek istemedim. Saçma sapan akıp giden hayatın tam da ortasında kalırken kendi savaşımı hep kendim verdim. Ayaklarımın üstünde dimdik dururken, sevdiklerimde yanıbaşımda olsunlar istedim. Bu kadar basit ve sadeydi hayallerim. Bilmezdi o yüzden kimse zaman zaman içimde kopan fırtınayı. Bilemezdi. Çünkü gerçekten beni iç sesleriyle dinlemediler. Susup da söylediklerimi anlayamadılar.  Şimdi yine tam da o noktadayım. Alıp başımı gidesimin geldiği o noktada. Gerçekten çok yoruldum. Bilemezsiniz... Anlatsam da anlamayacaksınız ne de olsa. Herkes kendi dünyasında, kendi aleminde. Herkesin kendi çıkarları, sadece kendi hissettikleri var. Masumiyeti kaybe