Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bye 2013… Welcome 2014!

Not: Bu yazıyı aşağıdaki video şarkıyla birikte okuyun lütfen! 2013… Hiç pişman değilim senden. İyisi ile kötüsü ile yaşadığım her şeyden memnunum. Bunların hepsini yaşamak gerekiyordu; yepyeni bir yıla geçmek için. O yüzden sana kırgın da değilim. Emin ol; yeni umutlarla sana elveda diyorum; ve 2014'ü bu umutlarla büyük gülümsemeler eşliğinde karşılıyorum. Çünkü bu yıl bana çok daha iyi gelecek. Çok şey biriktirdim bu zamana kadar. Biriktirdiğim onlarca hayali şimdi toplama zamanı. Haydi o zaman seninle vedalaşalım… Hayatıma kattığın tüm cesaret verici duygular için sana teşekkürler 2013… İyi ki de geldin; iyi ki de yaşadım seni doya doya… Ve 2014 omuzlarına büyük yükler bindirerek seni karşılıyorum. O yüzden bu sorumluluklarını sakın unutma. Başarının, mutluluğun ve aşkın dolu dolu olduğu harika bir yıl istiyorum senden… 2013'de başladığım onlarca iyi adımın daha büyük adımlara dönüşmesi dileğiyle! Hayatıma hoşgeliyorsun!  HAPPY NEW YEAR, EVERYBODY!  BURCU ÖZDER

Nefesi Nefesim...

Nefesim… Öylece sıkıca onu içimde tuttum. Sanki salıversem bir daha aynı ölçüde içime çekemeyecekmişim gibi geliyordu. Korkuyordum! O soluduğum nefesi kaybetmekten korkuyordum. Benim için o kadar değerliydi ki!… Nefesi nefesimdi…  Bir yerlere sıkıştırdığın bir aşkın ortaya çıkmasını saklamak gibiydi güzel olan… Bir büyüsü vardı; onu renk cümbüşüne sokan. Salıversen belki de dağılacaktı o renklerin hepsi… Ya da birbirine bulanıp; ahengini yitirecekti. O yüzden kimsenin bulamayacağı gibi sakladım onu içimde. Gözlerimi her kapattığımda gördüğüm hayaller, birbirini tekrarlıyordu adeta. O yüzden hayal kurmayı engellemek için uyumak istemiyordum. Uyursam; yine yanıbaşıma uzanacaktı bir hayal. Yine gözleri gözlerime değecekti. Yine eli elimde; sımsıkı saracaktı sıcaklığıyla bedenimi.  Biraz cesaret diyordum… Az biraz daha cesaret! Bir adıma karşılık on adıma razı bu yürek… Sadece inanması gerekiyordu artık! Anlaması; görmesi ve yaşaması… Sarmaşık dallar gibi kucaklaşıp; sanki dah

Özlemektir "AŞK"

Aşk, bazen sadece özlemektir. Hatta özlemin ta kendisidir. Nefes alır gibi içinize işler adeta. Kurtulamazsınız! Ne kadar çabalasanız da ondan kaçamazsınız.  Sebebi yoktur çoğu zaman hayatın. Ama ona anlam katan, dünyanızı renklendiren, küçücük mutlulukları yaşatan, yaşam sevinciniz olan eğer biri varsa durmayın! Hiç durmayın! Yürür gibi değil; koşar gibi gidin. Ona tekrar sarılabilmek için hiç durmadan koşun. Sonra karşı karşıya gelin; ve öylece durun. Sessizce, derinden, gözleriniz dilinizdeki cümleleri kursun. Bazen elinizi klavyede onlarca harfe hayali olarak dokunurken bulursunuz ya; ama gerçekte yazamazsınız. Sessizlik olur; hüzün olur. Oysa sadece bir tık ötededir diğer yarınız. Susarsınız; öylece beklersiniz. Bunun gibidir AŞK … Biraz sen gibi… Biraz ben gibi… Biraz da "BİZİM" gibidir! BURCU ÖZDER

Yeter ki İstesin!

Bazen birini kendinizden bile daha iyi tanımak… Ona kendinizden bile daha yakın olduğunuzu aslında hissetmek nasıldır bilir misiniz? O kişinin yörüngesinde farkında olmadan döndüğünüzün ve eksenlerinizin birbiriyle kesiştiğini farketmek, ama bir başınızayken bunu sadece sizin düşünmeniz, bazen gerçekten aptallık! Bu yaptığınız kendinizi kandırmaktan öteye asla gitmez. Bir boşluk oluşur aniden mantığınızla yüreğinizin tam da ortasında… O boşluğu her sabah kalkar; her gece yatar; ve yanıbaşınızdaki yastığın boşluğunu gördükçe daha çok hissedersiniz. Oysa ki orayı doldurmasını çok istediğiniz o kişi sizden kilometrelerce uzaktadır; ya da sandığınızdan daha yakın mesafededir. Lakin yine de ruhu size ait değildir. Hepsi bir yana en çok da o yakınlığı hissetmek; aslında onun vazgeçilmezi olmayı ne çok arzularsınız.  Tesadüf diye bir şey yoktur der bazıları… Aşk da tesadüfleri sever der kimileri! Ama ya tesadüf değilse tüm bu yaşananlar. Ya yaşanması gerektiği için yaşanıyorsa… &qu

Git Adam, Git!

Git adam, git! Kalma bu şehirde. Gidebildiğin kadar uzaklaş. Çünkü aynı şehirde olmak içimi acıtıyor; aldığım nefesi kesiyor. Sen gidince ben mutlu oluyorum. Her gidişinde seviniyorum. Diyorum ki nasılsa buralarda yok. Nasılsa buralarda olmadığı için onu göremiyorum. Bunun için bana gelemiyor. Mesafeler var aramızda; yollar var diyorum.  Ama sen bu şehirdeyken sığınacak limanlar bulamıyorum. Çünkü buradasın ve ben seni hala özlemeye devam ediyorum. Sana sarılamadıktan sonra, sana dokunamadıktan sonra, seni öpemedikten sonra, doyasıya sana aşık olamadıktan, seni sevemedikten sonra aynı şehirde olmuşuz neye yarar! Sen bana gelmedikten sonra!…  BURCU ÖZDER

Mutlu Olmaktan Asla Vazgeçme

Hiç bilmediğin bir kasabanın yemyeşil çayırlarında, tarlalarında kendini hayal et. Çıplak ayaklarınla yürüdüğünü çimlerin üzerinde… Nemli toprağı hisset! Güneşin tenine vuruşunu, cildini ısıtmasını, yanaklarını kızartmasını farket. Nefes al! Derin derin nefes al; çek içine tertemiz havayı. Yanından akıp giden kimi zaman sakin, kimi zaman şiddetli suyun varlığını işit. Eğer üşümekten korkmazsan ya da üşümeyi tercih edersen ayaklarını o suyun içine sok… Kıyısında yürü, bileklerine kadar gelen suyu hisset. Sonra biraz daha ilerle ve diz kapaklarına değen suyun seni nasıl dirilttiğini farket. Yaşadığını hisset! Çık o sudan ve koş bomboş arazide… Dön etrafında… Hiç durmadan dön. Elbisenin etekleri uçuşsun havada. Aldırış etme etrafında kim var; kim yok diye. Çünkü bir başınasın! Sadece anı hisset. Yaşadığını hisset! Ve mutlu ol. Her zaman mutlu olmak için sebeplerin olsun. Mutlu olmaktan asla vazgeçme!  Not: (Aşağıdaki Parça tüm mutlu olmak isteyenler için gelsin… Mutlaka

Susarak Konuşmak...

Hikaye, aşkla hüznün arasında kaldığı zaman başladı. Bitmek bilmeyen telaşların içinde kayboldu. Sorgulanamayan mekanların içinde hapsoldu. Sözler uçtu; eylemler kaldı. Her bir güzellik tek tek kayboldu. Biz diye bir şey yoksa, o zaman aşkta yoktu; aşka tanınacak fırsatta yoktu.  Zaman çizgisinin gerisinde kalmaktı önemli olan. Düz cümleler yerine devrik cümleleri diline dolamaktı yaşamak. Sadelikten hep uzak kalıp, toz pembe dünyanın büyüsüne kapıldık çoğu kez. Kimi zaman rüzgar, kimi zaman dalga, kimi zaman buzullar olduk. Güneşi de, onun sıcacık ışığını da an geldi, unuttuk. Bilir miydin hey canlı, bir gün her şeyin son bulacağını. Seni yalnızlığın bağrına basacağını… Bilmezdin! Bilme öyleyse sen de… Sus ve susmanın sana getirdiği en güzel duyguyu hisset yüreğinde.  Kelimelerin biri bile çıkmasın dilinden… Susarak da konuşmak vardır sevgilerin, aşkların dünyasında. İlla ki dile gelmesi mühim değildir. Önemli olan ona verdiğin değerdir. Verdiğin değer kadar senin parılt

Çık Aradan Floransa...

"Sevgili" … Kelime anlamı; sevgi ve bağlılık duyulan. Sevilen, Aşık olunan kimse; dost, yar. Peki Aşk, hep iki kişi arasında mı yaşanır? Hayır! Her şeye aşık olabilirsin. Bir nesneye, başka bir canlı varlığa, herhangi bir maneviyata, güneşe, aya, yıldızlara, bir ülkeye ya da bir şehre de aşık olabilirsin. O aşık olduğun her ne ise onunla beraberken mutlusundur. Ama mutluluk gerçekten nedir?  Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumudur; mutluluk. Bu yüzden her zaman mutlu olabilirsin; eriştiğin sürece bu duyguya tabi. Lakin Aşk; gerçek manada kavuşamamaktır. Bundan ötürü de insanları sürekli kendine  çeker; Aşk. Ve yine bu sebepten dolayı insanlar o ulaşamadıklarına hep güçlü duygular besler. Gelelim meşhur kahramanımız Floransa'ya! Floransa, her görüldüğünde büyüleyici atmosferiyle sarar kendisini görmeye gelen hemen her ruhu. Onun o upuzun saçları, renkli gözleri, kusursuz yaratılmış yüzü,  tarih ve sanata olan özel ilgisi il

Kupon Olmuş Hayatlar

Hiç durup düşündünüz mü? Bu b..ktan hayatımız nereye gidiyor diye!.. Ya da nereye gitmesi gerekiyor diye aslında!!! Durup, kendinize bir 5 dakikanızı ayırdınız mı? O kıymetli, herkese dağıttığınız dakikalarınızdan sadece bir 5 dakikanızı… Tabi ki HAYIR!  Hatırlarsınız; gazeteler şimdilerde geçmişteki kadar bu konuda aktif olmasa da ya da aktif olarak kullanılmasa da halen bir uygulamayı devam ettirmektedir; kupon biriktirme. Belki hep ihtiyacınız olup da sahip olamadığınız bir şeyi, belki de o an hoşunuza gitmiş benim de olsun diyeceğiniz bir ürünü, size belirlenen limite ulaşmak koşulu ile hediye vermeyi vaad ederler. Kimler? Hep o birileri… Görmediğiniz, bilmediğimiz birileri… Tanır mısınız kendilerini? HAYIR! Peki size onları gönüllerinden kopup da beleşe mi verirler? HAYIR! Ama siz yine de sabırla o vaad edilene ulaşmak için kupon biriktirirsiniz. İşte HAYATLAR'ımız da birer KUPON gibi… Aynı gazetenin arka kenarlarında bize vaad edilenler gibi…  Biriktir dur… Ertele d

Bilinmeyene...

Sen bilinmeyen adam, Kalbimi yerinden söküp giden adam, Öptüğünde ruhumu titreten, Nefesimde nefes aldığında beni darma duman eden adam. Geceleri rüyalarımı süsleyen, Bir orada savunmasızca teslim olduğum, Bir orada sana doyasıya kavuştuğum, Özlemin ne demek olduğunu unuttuğum adam. Özlemek, Bazen bu kelimeyi lügatımdan silmek istemek, Hani elinde bir silgi olsa eksiltirsin ya aklından geçen bazı şeyleri, Öyle bir şey olsa gerek bu da, unutmak gibi… Sokak lambalarının altında saatlerce beklemek, Neyi beklediğini çoğu kez bilmeden, Etrafında onlarca esen şeye aldırış etmeksizin, Durmak ve sakince beklemek… Belki demek… Belkilere ümitler yüklemek… Ümitlere dualar eklemek… Duaları ise bilinmeyene göndermek… BURCU ÖZDER

NedensizcE

Bedenim ıslak bu gece, Ter içinde uyandım sessizce, İçimden söküp aldıkları sevgiyi, Geri alamadım, bakakaldım öylece… Kelimelerim anlamsız, harfler tatsız, Kalemimin ucuna gelen sözcükler duyarsız, Bir amaç içinde kalktığım yataktan, Soğudum sevişmelere, öpüşmelere… Isırıyorum dudaklarımı, acıtıyorum canımı, Ellerimi büzüp büzüp, geçiriyorum tenime tırnaklarımı, Sen aynanın bir tarafında, ben diğer tarafında, Ayrı düşmüşüz sen bir uçta, ben bir uçta… Bir perde inmiş gözlerimizin önüne, Göremez, hissedemez olmuşuz benliğimizle, Bencillik adını koymuşuz duygularımıza, Dur demişiz; dur yolcu gitme uzaklara… Sıkıldığın bu bedenden kaçmışsın, Başka bir yöne, başka bakışlara yönelmişsin, Beni kendinden, beni bizden ayırıp, Yok etmişsin cümlelerin bittiği yerde her şeyi... BURCU ÖZDER

Pasta Gibidir AŞK…

2 avuç güven… 1/4 huzur… 3/4 mutluluk… 2 adet seven kalp… 2 çift aşık bakış… Üst süslemesi için de büyük bir sarılış, kocaman bir ihtiras ve güzel bir öpücük!  Tatlıdır… Hem de çok güzel bir tattır; AŞK . Pasta yapmak gibidr; az biraz emek gerektirir. Emek verirsen; çok güzel olur; bakılası, yenmek istenip de kıyalamaması gibi durur. Dokunamazsın bile ona, bozulacak bir yanı diğer korkarsın. Pasta gibidir AŞK ; hem pahalıdır en kalitelisi, hem de zariftir her haliyle. Bazen öylece uzaktan izlersin sadece onu.  Eğer yapan kişiysen, o senin en kıymetlindir. Ve her zaman ideal bir pasta yaratamazsın. O an gerçekten sana ilham veren birinin olması gerekir. Bir gülümsemesi… Bir öpücüğü… Belki de bir sarılışı… Pasta gibidir AŞK ; onu bir kez tattın mı bırakamazsın.  An gelir; buz dolabında bazen çok tutarsın onu. Kıyamazsın ya ona dokunmaya. Lakin hayat gibi aldığımız her nefesin kıymetini bilmemiz gerekir. Çünkü zaman akıp sürekli gitmekte; ve eğer biz zamana ayak uyduramazsak

Korkma Be Kadın!

Yollar… Uzun muydu yoksa kısa mı? Ayakların geri mi gitmeliydi yoksa ileri mi? Adımların hızlanıyor muydu yoksa yavaşlaması mı gerekirdi? Bilmiyordun. Aynen onun yanına gittiğinde ne duyacağını bilmediğin gibiydi her şey. Sen umutlarının içinde duymak istediklerini işitmek istiyordun, Oysa o bir kurtuluşun çaresizliğinde söküp atmak istiyordu yanından her şeyi, Seni bile…  Belki de seni özellikle… Ona doğru yaklaştıkça yüreğin daha hızlı atıyordu; Ona dokununca yerinden çıkacak gibiydi kalbin; Ona bakmayı hem istiyordun; hem de ürkekçe kaçırıyordun bakışlarını, Seviyordun be kadın… Hem seviyordun; hem de giderken ona alışıyordun. Sanki masada iki yabancı gibiydiniz; Hem yakın, hem uzak…  Hem aşık, hem değil. Aslında elini tutmak istiyordun; ama kaçırıyordun kendini. O an onun karşısından çekip gitmek geçiyordu aklından, yapamıyordun. Duymak istemiyordun hikayenin devamını… Kulaklarını tıkamak istiyordun; belki bir müzik dinlemek geçiyordu aklın

AŞK...

Adı inanmaktı; bunun. Düşünmeden orada olmaktı. Belki küçük bir kıvılcımdı. Belki de sonsuza kadar süreceğine inandığın bir hayal. Kelimelerin kısa olması kadar gerçek, Cümlelerin uzun olması kadar gereksizdi belki de. Zaman bazen dursun istersin ya… Bu da aynen öyle anlardan biriydi gerçekten. Ne sen o masadan kalkmak istiyordun; Ne de belki o gitmek istiyordu. Ama bir sonuç vardı; Ve bir gerçek. AŞK Sadece gitmek üzerine kurulmuştu. BURCU ÖZDER

Bu Bir Hikaye...

Kaldırımlar ıslak… Hem de ıpıslak! Sanırsam yağmur yağmış. Rüzgarıyla yaprakları süpürmüş oradan oraya. Yapışmışlar suyun etkisiyle oldukları yere hepsi. Bu bir doğa olayı… Peki ya insanların doğası? Ya bizim nereye sürüklendiğimiz belli mi? Nerede ıslanıp kaldığımız? Belki evet, belki hayır… Kim bilebilir ki!  Yokluktur insanları biraraya getiren. Özlemektir onları kavuşturan. Dokunmayı istemektir karşındakine. Ona sarılabilmektir tüm gücünle. Varolma sebebin yapabilmektir. Sevgini yüreğinden çıkartıp, onun yüreğine korkmadan itebilmektir. Yaşamaktır; iki kişi yaşayabilmeyi öğrenmektir güzel olan.  Gizli bir el, göğüs kafesinden içeri girer; ve sıkar yüreğini inceden inceye bazen… Yavaşça nefesini keser; olduğun yerde. Arafta kalırsın bir anda. İşte Aşk da böyle bir şey!  Özgür olmak; özgürlüğü seçebilmek bir başkasıyla iken mükemmel. Onunla burada ya da bambaşka bir yerde dünya kurabilmek; kendi dünyanızı yaratabilmek bir mucize. Hani bekler ya insan hayalleri için küçü

Üzgünüm...

Not: Bu yazıyı aşağıdaki video şarkıyla birikte okuyun lütfen! Üzgünüm… Bir baş belası olduğum için… Bazen hayatı sık boğaz ettirdiğim için. Ağızdan çıkacak o son cümleyi işitinceye kadar inat ettiğim; dediğim dedik olduğum için.  Üzgünüm… Kendi bildiklerimden ve doğrularımdan sapmadığım için. Enerji dolu ve kıpır kıpır bir insan olup da seni yanılttığım için. Hemen her gün karşılaştığın diğer kadınlardan farklı olduğum için. Prensiplerim olduğu için. Üzgünüm… Sevmeyi ve aşık olmayı bildiğim için… Karşımdakine olması gerekenden fazla değer verip, güvendiğim için. Korkularımın üstüne tecrübe edinip, tanımaya çalıştığım ve önyargılı olmadığım için. Bilinmeyene doğru hiç düşünmeden ilerleyip, hayal kırıklığına uğramamın tek suçlusu ben olduğum için. Üzgünüm…  Sınırlarım olduğu için… Ama bu sınırların için de bile yaşanılacak onlarca şey varken sana bunları gösterip de anlatamadığım için. Zamanın bize iyi gelmesini sağlayamadığım için. Sabırsız olduğum içi

Sen Ne İstiyorsun?

Birini sevmek ya da sevmemek önemli değil; karşındaki insana zamanı ve kendini teslim edebilecek misin işte mühim olan bu. Zaten hemen her gün aşık olabileceğin biri ya da birileri karşına çıkabilir. Sen seçtiğin kadar seçilmeyi de hak etmek zorundasın. Oysa günümüz aşkları bencillikler üzerine kurulmuş durumda. Hep bir adım geride bırakmak duyguları bizler de artık vazgeçilmez bir huy olmuş. Bu yüzdendir ki birçok ilişki daha başlangıç sürecindeyken bitiş çizgisini erken görür. Aşk, bazen kendini serin sulara bırakmak gibidir. Uzun süre öylece hareketsiz durursan içinde üşümeye başlarsın! Üşüdüğünde ya ortamı terkeder daha sıcak bir noktaya taşınırsın ya da kendini koruyamadıkça hırçınlaşırsın. Sessizliğinde bir fırtına olduğunu unutmamak gerek. Kasırga yıkımlar yaratır; ama oluşumunu engellemek öngörüyle sağlanabilir. Tabi bunu ne kadar içten istediğiniz de çok önemli. Sorunlu olan bir ilişkinizde sen ne istiyorsun? BURCU ÖZER

Kış Modası...

Yazın bitimiyle gelen sonbahar ve hemen onu takip eden kış mevsimi bizleri yine ve yeniden kazaklara, ceketlere, montlara ve tabi ki yeni kot pantolonlara doğru iterken, birbirinden harika trendlerde vitrinlerdeki yerini almaya başladı bile.  Bu yıl ağırlıklı olarak kremit renginin yoğun olacağı tüm Avrupa'da konuşulurken, daha bunun yansımalarını bizler ülkemizde çok fazla görebilmiş değiliz.  Geçen yılın modası olan tayt ve uzun çizmelerle, tişört ve deri ceket kombinlerimizi sakın hiçbir yere kaldırmıyoruz. Çünkü onlar bu yılda etkisini sürdüreceğe benziyor. -ki bence de sürdürmeli, en zevk alarak kullandığım bu 4 dörtlü kombin, kendimi en rahat, mutlu ve de cool hissetmeme sebep olmaktaydı. Tabi yeni ürünleri ve indirim fırsatlarını yine alışveriş yapmak ve dolaplarımıza birkaç parçada olsa yenilik katmak istiyorsak kaçırmamakta fayda var. Bu sebepten dolayı sizlere bu kez de Markafoni İndirim Kodu 'nu kullanmanızı öneririm. Böylece yapacağınız güzelim alışverişle

Şimdi Güzelleşme Vakti!

Parfümüm bitti… Offf! Makyaj malzemelerim de hırpalanmıştı; fırçalarımı yenilemem gerekiyor. İnanamıyorum; her şey üst üste geliyor. Bütün ihtiyacım olan her şey şu an da resmen suyunu çekmiş. Ben hangi ara tüm bunları tükettim.  Güzellik başa bela. Güzelleşmenin ve bakımlı olmanın isteği de derdi de büyük. Birini tamamladığını sanırsın oysa ki yanılırsın; bi bakmışsın ki diğer taraftaki elinde kalmamış. Hele bir de o hafta özel bir davet varsa ve senin alışveriş yapmaya hiç vaktin yoksa işte imdadına hemen o an Misspera yetişiyor. Tam da bu noktada ben size küçük bir dokunuşla extra bonus yardımda bulunuyorum; ve Misspera İndirim Kuponu 'nu elinizin altına kadar getiriyorum. Kadın ve Erkek Parfümlerinden Makyaj Aksesuarlarına, El-Tırnak Bakımından Erkek Bakım ürünlerine kadar aradığınız her şey burada sizlere sunulmakta.  Şimdi hiç bunları nasıl alırım? Bana ayrıca zaman gerekir diye düşünmüyorsunuz. Ve işyerinizden olsun; evde yemek yerken ya da televizyon seyrederken s

Son Noktaydı...

Aşk, son sözün söylendiği noktadaydı.  Yüzüne bakıp da anlatamadıklarındaydı.  Bir hikayenin başıydı; ama gelişme-sonucu değildi. Umursamaz hallerin kalıntılarına hapsolmuştu. Tanımadığı kahramanların bilinmeyen hayali varlığıydı. Aşk, virgülden hemen sonra kurulan cümlenin son noktasıydı. BURCU ÖZDER

Soğuk... Sıcak!

Soğuk… Çok soğuk! Bu yatak da bu odada da bu evde çok soğuk. Boşluk var; kocaman bir boşluk var merkezin gövdesinde. Ne kadar savursam da sert rüzgarın şimşeklerini, çiziyorlar vücudumun her bir yanını. Sanki bir kılıcın keskin ucu gibi…  Varlıkla yokluk arasında, varolmakla varolmamak arasında, hissetmekle hissetmemek arasında, beklemekle sabredememek arasında, gerçekten istemekle hayalini gerçekleştirememek arasında, dokunmakla dokunamamak arasında, sarılmakla sarılamamak arasında, yaşamakla yaşayamamak arasında hep gel-gitler var.  Tutku, sarar tüm bedenini. Seni sarmalar dallarıyla… Bitmesini istemediğin hikayenin etkileri gibi… Şiddeti zaman geçtikçe artar; ve karşındakini yaşama hissi alır götürür olduğun noktadan seni. Romantizmin içine çekmek gibi! Zaman mı? Ne gösterecek bilinmez. Fakat yaşayıp öğreneceğiz birlikte… BURCU ÖZDER

Hepsi Bu!

Uzaktan bakmak bazen güzeldir. İçinde olduğunda anlayamaman gibi gerçekleri… Ya da görmek istememen gibi olup biteni… Aslında üzülmek gibi… Üzülmeyi bile bile tercih etmek gibi… Kendin olmaktan çıktığında kaybolan her bir özelliğini yitirmeye başladığında yüzünün tılsımı da gider. Sen sen gibi olmayınca ne anlamı var ki olanın bitenin. Yaşadıklarını unutmak istesen de yaşadığını sandığın kişiyi de bakışlarının çemberinden atman gerek. Eğer varsa zaten bir enerji akar gider yüreğinden onun yüreğine… Ama yanlış giden bir his varsa derinliklerinde ve hissediyorsan, görüyorsan bunu vazgeçmeyi de adam gibi bileceksin.  Belki de en doğrusu bazen budur. Her şeyi ya oluruna bırakmak; ya da yaşanmasına engel olmak. Hepsi bu! BURCU ÖZDER

Kapat Gözlerini!

Not: Bu yazıyı aşağıdaki video şarkıyla birikte okuyun lütfen! Gözün belki bir yabancıyı arar… Bilmediğin, daha önce görmediğin; ama kendini ona yakınmış gibi hissettiğin… Sen farkına varmadan rüzgarı sarar yüreğini. Tutmak istersin elini, sarılmak istersin sıkıca, başını omzuna koyup uyumak istersin. Öyledir bazen hayat; hiç ummadığın anda geliverir ansızın beklenilmeyen. Aslına bakarsan da güzel olan budur. Beklenilmeyen ile karşılaşmak… Atılmak bir maceraya, yaşamak ilk kez bir sonraki günü düşünmeden… Anları önemli hissetmek, korkmadan, çekinmeden, gülümseyerek… Sorgulamayı bir kenara bırakıp, içine doğru nefesini çekmek. Tılsımının sana dokunmasını, sarmasını izlemek… Birine karşı yakalanmak; kendini ona yakalatmak umarsızca. Özlemek; özlemeyi bilmek yanındayken bile.  Geceleri sadece kendine çalmak. Bazen de geceyi beklemek… Gözlerini kapattığında yanında olanı, açtığında yanında bulmaktır; Aşk! Geceleri ara ara uyandığında onun uyuyuşunu seyretmektir belki de… Sarı

Gitmek mi Kalmak mı Güzel?

Esmek mi yoksa fırtına çıkartmak mı hayatta güzel? Yola aşık olmak mı ya da kalarak kendini korumak mı gerek? Dokunmayı öğrenmek mi; kendini sevip karşındakini itip uzaklaşmasını seyretmek mi sana yarar? Bilmediğini denemeye çalışmakla büyürsün… Büyüdükçe belki daha çok ağlarsın; belki de daha çok gülersin? Gülmeyi seversen iyi; ama ağlamaksa tercihin unutmayı öğreneceksin… Beden kıvrımlarınla beraber şekillenir; iç hazinenle zenginleşir; yüreğinle değer kazanır. Değerini bilmediğin onlarca parçanın kırılıp yok olmasını görmek sen de yıkımlar yaratmıyorsa yeryüzüne bırakacak hiçbir şeyin yok demektir. Nefes başka bir nefese karışıyorsa, soluk alıp vermen hızlanıyorsa, kalp çarpıntıların yükseliyorsa bırak kendini o boşluğa… Yürüdüğün zemin ayak parmaklarının altından kaymadığı sürece tutun o boyna… Dudaklarını daya ve kokla o tenin kokusunu... Çek nefesini içine... Hisset sonsuzluğu… Hisset aşkı! BURCU ÖZDER

Müziğin Gücü

İnceden gelen bir tını… Kulağınızı ahengiyle büyüleyen bir müzik. Ayaklarınızın yere değdiği her noktada bıraktığınız iz… Sizi siz yapan her bir özelliğiniz. Yoğun bir hayatın yorgun birer varlığı.  Bazen uçmak, uçuşmak dünyanın her bir noktasına. Görmek, tanımak, öğrenmek yeni noktaları, yeni insanları, yeni hayatları. Azcık cesaret gerek sadece. Bırakmak kendini bilinmeyene.  Ne istiyorsun gelecekten? Ne bekliyorsun kendinden? Nerede bulmak istiyorsun huzuru? Git o noktaya doğru. Çünkü bir kez bu yeryüzünde bulunacaksın. O yüzden kullan hayatı.  Çevren ister geniş olsun; istersen de ıssız. Bir başına başarabildiklerin değerli şu hayatta. Nefesi alırken nasıl tek başınaysan; aslında hep öylesin birçok anında. Sadece bunun farkında olsan bile yeter.  Bu sebepten dolayı haydi durma; hayalini kurduğun özgürlüğe uç şimdi. Çırp kanatlarını, hayatın ritmine bırak hayallerini. Sen nereye, hayallerin oraya uçsun!  BURCU ÖZDER

Bırak Zamana Kendini!

Birinin kalp kırıklıklarını iyileştireceğini düşünmek aptalcadır. Çünkü o iyileşmek istemediği sürece bunu asla başaramazsın. En basit haliyle empati kur. Senin kalp kırıklıkların olduğunda gözün başka bir şey görüyor muydu? Sadece o kişiye öfken vardı. Değil mi? Oysa zaman geçti..Hayat ilerledi. Ve sen büyüdün.Her geçen yıl daha da büyüdün. Ve öyle bir noktaya geldin ki bir daha kırılmayacağım dedin. Öyle de oldu; kırılmadın. Kimsenin kırmasına da izin vermedin. Aşık olamam diyordun; oldun. Olabildiğini kendin yaşayarak gördün. O yüzden bırak zamana bazı şeyleri. Ama zamanın seni kırıp, değiştirmesine izin verme. Saf sevgiyi, aşkı yüreğinde hep taşı. Çünkü var. Son olarak da işte gecenin güzel bir sözü kendime gelsin. "Sakın vazgeçme. Eğer sen vazgeçersen, haketmeyen biri kazanacak." O yüzden vazgeçmiyorum; sadece kendi haline bırakıyorum. Sessizliğimin de bir ses olduğunu ve aslında doğru zamanı beklediğini bil. Çünkü bazı şeyler tadında ve yerinde güzeldir. Eğer bir

Bana Renklerin Fırsatını Sun!

Yazın capcanlı renkleri etrafımızı sarmış durumda. Kırmızı, mor, turkuaz, yeşil, sarı, eflatun, turuncu… Daha sayamadığım binlerce rengin cümbüşü dört bir yanımızda. Bunlar pantolonlarda bluzlarda, özellikle etek, şort ve elbiselerde çok daha şık, eğlenceli ve pozitif bir enerji duygusuyla ruhumuzu donatıyor. Siz de öyle düşünmüyor musunuz? Tabi tüm bu renklerin uyumlu kombinlerine her yerden ulaşmak mümkün. Ancak onlara ulaşırken bir yandan da indirimli ve de kaliteli bir kolaylık sağlansa hiç de fena olmaz. Alışveriş sitelerinden biri olan VİP DÜKKAN yine bu konuda çağrımıza kulak veriyor; ve  "işte şu an karşınızda, emrinize amadeyim" diyor.  Kadın-Erkek Giyim, Aksesuar, Kozmetik ve Ev Konforuna Uyumu ile birlikte birçok ürünü seçme olanağını bizlere sunmuş durumda. Tommy'den Polo'ya, Chanel'e kadar onlarca güzel ürün seçenekleri şu an sadece tek bir tıkla parmaklarımızın ucunda. Nasıl mı? Vip Dükkan İndirim Kodu işimizi kolaylaştıran en büyük yardım

Gizli Zaferin SESİ

Bilmek… Her şeyi bilmek. Hayatta yaşadığın, attığın her adımın sana getireceklerini bilmek. Çevrende dönen oyunları görmek; tezgahlamaları görmek. O tezgahtan inatla hiçbir malzeme almamak; aldırmamak. Kelimlerle oynamak; cümleleri bozmak. Sessizliğin sesi olmak. Kurduğun hayatları yapay bir süs havuzuna sığdırmak… Yapay olduklarını bile bile arada sırada orayı temizlemek.  Gücün farkında olduğun sürece boğulmazsın kaldığın dört duvarın ortasında. Seni boğmalarına da izin vermezsin. Üstüne üstüne gelen elleri tutup kelepçelersin. İster çözüp, özgürlüklerini geri verirsin onlara; istemezsen koğuşun diplerine atarsın onları. Orada çürümeye yüz tutan bedenlerini seyredersin. Aslında kokmaya başlamış ruhlarının esaretinde kalmış bu bedenler, zararların birer aynadaki yansımasıdır. Zarar verdikleri onlarca hayatın ardından sinsi sinsi gülerlerken, şimdi gülünecek hale gelmişlerdir. Bu parçalanmalarını gözlerinle izlersin. Aslında bu dramın keyif vermesi gerekirken acırsın onlara.

Moda Artık Ayaklarda…

Yaz geldi… Artık botlardan, çizmelerden kurtulduk. Neyse ki ayaklarımız hava almaya başladı. Düzenli olarak pedikür yaptıran her bayanın bakımlı ayakları mevcut olsa da kış aylarında pek pediküre yeltenmeyenler artık kuaförlerin yolunu tuttu. Çünkü birbirinden şık, güzel yazlık ayakkabılara geçiş başladı. Bunun için öncelikli olarak tabi ki ayaklarımızın güzelliği…  Peki bunu sadece pedikür mü sağlıyor? Tabi ki hayır; o işin sadece püf noktası… Önemli olan ayrıntı, ayaklarımıza en uygun, güzel babetleri, dolgu topukları, birbirinden şık sandaletleri giymenin mevsimidir. Pantolonlarımızın, eteklerimizin ya da elbiselerimizin altına birbirinden şık giyebileceğimiz bu harika modeller, aslında bizleri kesinlikle tamamlayan en büyük ayrıntı. Tabi çeşitlerde bol olunca aklımız iyice karışıyor; ve ne alacağımıza bir türlü karar veremiyoruz. Bu konuda zizigo neyse ki imdadıma yetişiyor. Gece Kulübüne gideceksem parti ayakkabısını bulmam sadece birkaç dakika mı alıyor; ya da 1 hafta s

Alışveriş Çılgınlığının En Kolay Yolu...

Biri alışveriş mi dedi? Şu an şaka ediyor olmalısınız. Bu cümleyi aslında asla kurmamanız gerektiğini bilmeniz gerekirdi. Biz kadınlar alışverişi fazlasıyla severiz. Özellikle de moralimizin çok bozuk olduğu ya da tam tersi çok keyifli olduğumuz dönemlerimizde. Kendimize engel olamadığımız anlardan biridir; alışveriş.   Saçınızı bir sabah uyandığınızda değiştirmeye nasıl karar veriyorsanız;  yeni yeni kıyafetlere ya da ürünlere sahip olmaya da aynı hızda karar verebilirsiniz. İşte bu tip durumlarda ben internet alışverişlerini fazlasıyla avantajlı buluyorum. En kısa yoldan çok fazla seçeneği birarada bulmanızın en kolay yolu ise bu. Çünkü diyelim ki dışarıya çıktığınızda gözlük ya da saat almayı başlangıçta düşünüyorsunuz; diğer bir yandan da birkaç kitap almanızda gerekiyor; bu arada makyaj malzemeleriniz de tükenmek üzere ve haftasonu için dışarı çıkacaksınız artık aynı kıyafetleri giymekten sıkılıp birkaç da yeni mevsime uygun giysi bakmanız gerek… Offf! Bir anda başım döndü.

Ben o gözlere AŞIĞIM...

Gözlerini kapattığında görmek istediğin o diğer gözler gelir önüne. O bir çift göz sıcaklığını alır taşır yüreğine… Sarar seni tüm benliğiyle. Koyarsın aşk dediğin hayallerin en orta merkezine. Var dersin; böyle biri var. Yüreğini ısıtacak, ruhuna huzur katacak, benliğiyle her gün, her geçen gün sana aşkı daha da güzel hissettirecek biri var. Hemen yanıbaşında... Özlemek isteyeceğin; hem de doyasıya özlediğinde ona kavuşmanın hayalini bile gülen gözlerinle umut içinde bekleyeceğin biri var olmalı. O biri sana senin ona baktığın gibi delicesine aşık bakışlarla aynı karşılı verebilmeli.  Sabah uyandığında yatağın içinde araladığın kirpiklerinin arasından onu hemen yanında görmelisin. Saçlarına dokunmalısın yavaşça… O hissetmeli bunu… Aralamalı yine ışıl ışıl parıldayan gözlerini sana… Masumca gülümsemeli, "Günaydın" demeli fısıltıyla. Eller tutunmalı birbirine, yüreklerin birbirine tutunması gibi…  Sevebilir misin böyle beni? Gerçekten "AŞK" ı arıyor m

Önce İNSANLIK

Bilmediğiniz yüzlerce şey var aslında. Kendinizle ilgili, hayatla ilgili, çevrenizdeki onlarca insan hakkında… Neyi tam bildiğinizi ya da bilmediğinizi asla öğrenemezseniz. Buna ömrünüzde yetmez. Ama bazı değerler vardır ki onlar her şeyin üstündedir. Sevgi ve gerçek dostluğu, merhameti ve vicdanı boynunuza kolye yapabildiyseniz; işte o vakit en zengin insan siz olmuşsunuz demektir.  Gerçeklik, yavan bir tepside önünüze sunulan kadardır. Dünyaya baktığınız pencere sizin onun size verdiği ölçüde olandır. Elde ettiğinizi sandığınız bütün materyaller asla kalıcı değildir. En basiti öldüğünüzde yanınızda götürebiliyor musunuz onlarca malı mülkü?  :)  Fakat siz sizi anlayanlara her el uzattığınızda yaşamaktasınız. Ve ölümsüz mü olmak istiyorsunuz; sizi özlesinler ve asla unutmasınlar mı istiyorsunuz; o hade kendi özünüze dönün. Özel olun çevrenizdeki tüm insanlar için. Özel olabilmeyi amaçlayın. Sahtekar yüzlerinizdeki o saçma maskeleri indirin. Biraz daha gerçek olmaya çalışın. Ç