Yollar…
Uzun muydu yoksa kısa mı?
Ayakların geri mi gitmeliydi yoksa ileri mi?
Adımların hızlanıyor muydu yoksa yavaşlaması mı gerekirdi?
Bilmiyordun.
Aynen onun yanına gittiğinde ne duyacağını bilmediğin gibiydi her şey.
Sen umutlarının içinde duymak istediklerini işitmek istiyordun,
Oysa o bir kurtuluşun çaresizliğinde söküp atmak istiyordu yanından her şeyi,
Belki de seni özellikle…
Ona doğru yaklaştıkça yüreğin daha hızlı atıyordu;
Ona dokununca yerinden çıkacak gibiydi kalbin;
Ona bakmayı hem istiyordun; hem de ürkekçe kaçırıyordun bakışlarını,
Seviyordun be kadın… Hem seviyordun; hem de giderken ona alışıyordun.
Sanki masada iki yabancı gibiydiniz;
Hem yakın, hem uzak…
Hem aşık, hem değil.
Aslında elini tutmak istiyordun; ama kaçırıyordun kendini.
O an onun karşısından çekip gitmek geçiyordu aklından, yapamıyordun.
Duymak istemiyordun hikayenin devamını…
Kulaklarını tıkamak istiyordun; belki bir müzik dinlemek geçiyordu aklından,
Yeter ki onun söylediklerini duyma,
Umutlarından uzaklaşma, öyle değil mi?
Yan yana yürürken, sustunuz bir an,
Vedalaşma anı yaklaştıkça, zaman, o an, tam da o an dursun istiyorsun aslında.
Sevmezdin gerçekte vedalaşmaları…
Hele de severken…
Hele de yanındayken bile özlerken…
Hele bir daha onu görmek istemediğini söylerken…
Hele bir daha onu göremeyeceğini bilirken…
Ah be kadın, niye kendine bunu yapıyordun ki?
Özlemek, özleyebilmek ne büyük erdem,
Neden korkuyordun?
Kalbinin durmasından mı?
Korkma, daha hiçbir kalp durmadı şu ana kadar!
BURCU ÖZDER
Yorumlar