Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Durup düşünürsün sessizce

Durup düşünürsün sessizce... Loş ışığın altında gözlerini kapatarak, hayal ederek. Avuçlarında bir hayali elin sıcaklığını hissederek... Ve sana sıkı sıkı sarılan kolların, başını dayadığın o omzun varlığını bilerek. Durup düşünürsün sessizce... Gecelerin o sonsuz uzantısında havanın ayazını hissederek. İliklerine kadar seni titreten kalbin varlığını özleyerek... Ve sana geldiği o ilk günkü gibi masum, sıcacık, aşkla bakıp gülümseyen gözlerini bilerek. Durup düşünürsün sessizce... Nedenleri ve sonuçları irdeleyerek. Aklından geçen çılgınlıkları tek tek listeleyerek... Kim bilir; kim bilir daha kaç zaman geçeceğini bilerek, suskun olan bu kalbi yeniden dirilterek. Durup düşünürsün sessizce... Bu hikaye yaşansaydı nasıl olurdu diye hayal ederek. Güneşe, hep güneşe doğru koşmanın coşkusunu içimizde hissederek... Bir varmış; bir yokmuş sevdalara bir yenisini daha ekleyerek. Durup düşünürsün sessizce... Gel desem gelse isteyerek. Gel dese gitsem firar ederek... Yorgun b

Zalimlerin Dünyasına Hoşgeldiniz

Allah iyi insanları hayatınızdan eksik etmesin. Ve kalbine kötülük tohumları ekmiş olanları da sizden olabildiğince uzak kılsın. Hayat çünkü bu... Kötülüğün nereden geleceğini çoğu kez anlamanız mümkün değildir.  Bir bakmışsınız size en uzak kişiden, bir bakmışsınız ki canınız ciğeriniz olan insandan size yönelmiş tüm şeytani oklar. Hep bir kıskançlık, hep bir hazımsızlık sarmış benliğini. En masum olandan bile kıskanır olmuş belki de sizi... Çünkü sizin yüreğinizde sadece sevgi varsa, hele bir de merhamet ve vicdan ile harmanlanmışsa o zaman alacağınız zararlar oldukça fazladır. Affetmek en kıymetli duygu iken bunun değerini bilmeyen insanlar, her defasında hadlerini hep aşarlar. Siz tırmaladıkça sağı solu, önünüzdeki taşlar gittikçe ağırlaşır. Kaldıramazsınız onları... Yolunuzu tıkar; sizi isyana zorlar. Ya vazgeçeceksiniz sevdiklerinizden ya da silahlarınızı kuşanıp aynı zalimlikte saldıracaksınız kötü olanı alt etmek için... Tabi gerçekten istediğiniz bu ise... Hayat y

Düşler Vardır

Düşler vardır... Hem de en güzellerinden... Gözlerinizi kapattığınızda yüzünüzde tatlı tebessümler yaratan.  Düşler vardır... İmkansızı size yakınmış gibi hissettiren... Ruhunuzu sakinleştiren, onu zamanla ehlileştiren. Düşler vardır... Nefes almanızı sağlayan... Soluduğunuz havayı size bir başkaymış gibi anımsatan. Düşler vardır... Yarının ne olacağını söylemeyen... Ama isterseniz; hem de çok isterseniz size onu verebilecek olan. Düşler vardır... Gözlerinizin içinde parıldamalar yaratan... Işıltınızı ve enerjinizi dört bir yana salmanızı sağlayan. Düşler vardır... En uzağınızdakini bile sizin düşünüze katan... Sonra da onun düşüne sizi bir şekilde hapseden. Düşler vardır... Bir tek orada sizi özgürleştiren... İçinizden ve aklınızdan geleni dilediğiniz gibi size yaşatan.  Düşler vardır... Acıyı azımsatan... Hüznü, kederi gerinizde bırakmanıza yardım eden.  Düşler vardır... Sustuğunuzda bile konuşan... -ki o düşler siz yaşadıkça hep varolacak olan tek ge

Adı "Aşk" kaldı

Aşk sessizlikte güzeldir... Yarım kalanda değerlidir. Kavuşulsaydı Aşk, "Aşk" olur muydu; bilemem! Sanırım olmazdı. O yüzden de adı "Aşk" kaldı... Bu şehri terkederken İstanbul'a gökyüzünden mi bakıp veda ediyordu; yoksa köprüden geçerken boğazın derin sularına mı atıyordu tüm yaşananları? Bir değildi de ondaki hatıralar. Onlarcaydı; ya da yüzlerce... Bir gönüle sığmamıştı. O gönülden başka gönüle akıp durmuştu. Bu sebepledir ki gerisinde ne bıraktı bilinmez. Fakat geride kalan o bir gönül sessiz kalan bu şehrin içinde sessizliği bozdu.  Bir insan aşık olduğunda böyle saçmalar sanırım. Saçmalamanın dibine vurmuşluğun ötesindeydi bu hikaye. Adam kadını kendine hapsetmek için bir ayını verdi; kadın adamı yüreğine hapsetmek için ise aylarını... Kadın arada kalan biriydi. Çünkü hem öncesi vardı; hem sonrası... Ne ilk; ne de sondu... Öncesini de bildi; sonrasını da öğrendi. Ama o kadar sarhoş olmuştu ki ona zamanında derin derin bakan o puslu gözlerin der

Bir Erkek Bir İtiraf, Bir Kadın Bir Yorum (Bölüm 3)

Bir Erkek Bir İtiraf Saat 06:45... Her zamanki gibi yavaş kalkmaya çalışıyorum. Ellerinle dokunmak istiyorsun kalktığımı hissettiğin an. "Burdayım" diyorum. Anlamsız sesler çıkarıp, diğer tarafa dönüyorsun. Gülüyorum... Banyoya gidiyorum. Yüzümü yıkayıp, kafamı kaldırınca aynada kendimi görüyorum. Suratım düşüyor; artık farkediyorum. Sanki içimden biri "Şu haline bak cibiliyetini s...m defol" diyor. Odaya dönüyorum sana bakmamaya çalışıyorum; dolabın kapağı ile markeliyorum seni. Mis gibi yıkayıp ütülediğin gömleklerimi seçip giyiniyorum. Ayakkabılarımı elime alıp asansörde giyiniyorum. Kaçar gibi... Ben bunu çok yapıyorum. Sana yetişmeye çalışırken en çok da... Alışkanlık oldu sanırım.  09:02... Günaydın mesajları düşmeye başladı. Selim montaj, avukat Halil... (Selin-Hilal) Ofiste oturup, kahvemi yudumlarken kısa cevaplar veriyorum; "Günaydın... Sana da..." Bu kadar duygusuz yazılan bir mesajda nasıl sahiplik hissedebilirki bir kadın? Yemek s

Bir Erkek Bir İtiraf, Bir Kadın Bir Yorum (Bölüm 2)

Bir Erkek Bir İtiraf Kırk gün.Tam kırk gün önce çıktım o kapıdan. Hayatımda ilk defa gerçekten en mutlu olduğum gün ve kadınla girdiğim o kapıdan. Bunu yeni anlamış olmanın acısı inanın tarif edilemez. Nasıl yaptım sana onca şeyi aklım almıyor. Nasıl bir hastalığa bulaştım; nasıl bir psikolojideydim anlayamadım şu ana kadar; ve ben ilk defa bir şeyi kaybettim kadın... Seni, kendimi, senli hayallerimi... Şu an o kadar saçma bir durumdayız ki... Ben bunca aptallığımı farkettiğim halde devam ediyorum. Ve hiçbir şey yokmuş gibi hala telefonda konuşuyoruz; sarılıyoruz. Hissediyorsun aslında biliyorum. Kapıdan çıkmama izin vermen belki de "Kurtul-Sil-At-Gel"di belkide... Yapamıyorum sanırım hala. Çok hırçınlaştım... Sadece her gecenin sonunda ağlıyorum. Evet; ağlıyorum kadın. Ağlayabiliyormuşum.  Kuruntularım başladı. Ya sen de gidersen? Git (-me) kadın... Sen gidersen ben gelemem. Sen gitmezsen belki de kendime gelemem... Bir Kadın Bir Yorum Gençliğin verdiğ

Bir Erkek Bir İtiraf, Bir Kadın Bir Yorum (Bölüm 1)

Herkese merhaba! Size yepyeni bir yazı dizisiyle geri dönüyorum. Bildiğiniz üzere "Elisa'nın Gizli Dünyası" 6. Bölümün yayınlanmasından sonra durdu. Çünkü hikayenin tamamı kitap olarak yayınlanmak üzere şu anda revize çalışmasında...  Gelelim bu süreç akarken şimdi ki Blog Yazıma... "Bir Erkek Bir İtiraf, Bir Kadın Bir Yorum" başlıklı yeni bir yazı dizisini artık takip etmeye başlayacaksınız. Erkek bir okurun bana ulaşması sonucunda kendisiyle böyle bir çalışma içine girmeye karar verdik. Kendisi ilk kez duygularını ve hayatını kaleme alma cesaretini göstermiş; ve yapacağı itiraflarla bir ilki belki de gerçekleştirmeyi arzu etmiş. Cesurca davranarak olumsuz yönlerini kaleme almayı istemiş. Şimdi bundan sonra ki devam serilerinde de ismini gizli tutmak isteyen bu okurun ve yeni blog yazarının hikayesindeki bir itiraf yazısına ve benim gözümden tüm bu yazılanlara yapılan yorumlamaya şahit olacaksınız. Sizleri daha fazla sıkmadan ilk bölümle baş başa bır

Elisa'nın Gizli Dünyası Çok Yakında Sizlerle...

"Elisa'nın Gizli Dünyası"nda serinin devam bölümlerini biliyorum ki merak ediyorsunuz... Çünkü Part 7 yayınlanmadı. Aslında diğer bölümlerde de eksik parçalar mevcut. Neden mi? Çünkü "Elisa'nın Gizli Dünyası" kitap haline döndü. Geçtiğimiz günlerde de özel bir baskısı alındı. Şimdi ise kitabın daha da gelişmiş hali sizlerle çok yakında buluşmuş olacak. Evet; yanlış duymadınız. Elisa ve Paul'ün yaşadığı hayatlar, sizlere aslında hepinizin hayatlarında olan ya da olabilecek olan bir  dünyayı önünüze seriyor.  Çok yakında yayınlanması planlanılan kitabın şimdiden meraklı okuyucuları bekleyişe geçti bile... Herkes bu hikayede nelerin olduğunu ve nasıl bir sonun kendilerini beklediğini merak ediyor. Sizleri az daha merakta bırakacağım. Ancak emin olun pişman olmayacaksınız.  En yakın zamanda görüşmek dileğiyle...  BURCU ÖZDER

Elisa'nın Gizli Dünyası - Part 6

Gözlerini araladığında oda ışıkla dolmuştu. Bir an için dün gece yaşananlar aklına geldi.  Ve Elisa yatağından doğrulup, parmak uçlarında yavaşça ilerledi. Salonda hala derin derin uyuyan Paul'e baktı. Dün gecenin bir rüya olmadığından bir kez daha emin oldu. İçi rahatlamışçasına hafifçe tebessüm etti. Ardından mutfağa gitti. Ve ona kahvaltı hazırlamak için evdeki eksiklikleri belirleyip, hemen üstünü değiştirdikten sonra sessizce kapıyı açtı. Paul'ü uyandırmadan markete gidip, gelmesi gerekiyordu.  Domates, salatalık, biraz peynir... Sanırım bu birkaç şey onun için yeterli olabilirdi. Çünkü zaten aslında evde geri kalan her şey vardı. Ama ilk kez Paul'e kahvaltı hazırlayabilecek olmasının heyecanı ile masada eksik bir şey olsun istemiyordu. Hızla eve geri geldi. Kapıyı yine yavaşça açtı; içeri girerken Paul'ün olduğu yerde kıpırdandığını farketti. Hafifçe doğruldu Paul olduğu yerde ve elinde poşetlerle koridorun girişinde durmakta olan Elisa'yı gördü.  Gül

Elisa'nın Gizli Dünyası - Part 5

Hımmm... "Harika bir duygu bu!" dedi Elisa; odasına vurmuş güneşin o sıcacık varlığını hissederken. Tertemiz havanın, cıvıldayan kuşların ve derinlerden gelen inceden su sesinin eşliğinde tüm dünyaya "Günaydın" diyerek uyandı; çarşamba sabahına. Yepyeni ve harika bir gündü onun için... Bugün Paul ile ilk günüydü Elisa'nın...   Adeta küçük bir kız çocuğu gibi mutluluktan uçuyordu. Yatağından kalkmadan önce tüm bedenini gevşetircesine bir güzel gerindi. Yüzünde muzipçe bir gülümseme vardı. Sonra olduğu yerde doğruldu; ve uyku gözlüğünü komidinin üstüne koydu. Doğruca banyoya doğru ilerledi. Yüzünü yıkadıktan sonra her zamanki gibi dolaptan "bugün ne giysem acaba" diye düşünerek kıyafet seçimini yaptı. Ardından da tekrar ayna karşısına geçip, saçlarına şekil vermeye başladı.  Ve tabi olmazsa olmazı makyajıyla yüzünü renklendirip, uyku modundan çıkmaya çalışarak kendine yardımcı oldu. En sona takı seçimini bırakmıştı. Deri taytının üzerine giydiği

Elisa'nın Gizli Dünyası - Part 4

( Not: Bu bölümü aşağıdaki parçayı dinlerken okumanız önerilir... ) "Selam :)"  dedi ekranın diğer tarafındaki Paul...  "Naber?"  diye devam etti Elisa...  "İyiyim; senden naber, nasıl keyfin? :)" O gülümsemenin tatlılığı ve Paul'ün verdiği her güzel cevaptaki sıcaklık Elisa'nın içindeki kelebekleri yine dört bir yana savuruyordu. Ve Elisa'nın emin olduğu bir şey daha vardı ki Paul'de de durum aynıydı. Konuşmaları o kadar akıcı ve güzel ilerliyordu ki farkında olmadan bu iki insan birbirini tanımak için birçok konuya daldılar. Mesela Elisa ve Paul konuşmalarında bir ara mutluluğun anlamını ele aldılar. Paul, Elisa'ya  "Hayatta peşinden koşulacak abartıldığı kadar fazla şeyin olduğunu düşünmüyorum"  dedi. Haklıydı; Elisa hayattan çok bir şey istemiyordu; sadece küçücük şeylerden mutlu olmaktı hep hayali. Belli bir yaştan sonra yaşadığı şehrin kuru kalabalığını terkedip kaçmak istiyordu; sahil kıyısındaki küçücük bir

Elisa'nın Gizli Dünyası - Part 3

Hep bunu yapıyordu Elisa... Nefes almayı çoğu kez unutuyordu. Sonra da içinde daralmalar başlıyordu. Aynı ruhuna çektiği bir nefesi bırakmak istemediği zamanlar gibi... "Elisa" dedi karşıdan ona doğru gelen bir ses... "Oturma koltuğunu biraz daha mı yukarı kaldırman gerekiyor sanki" diye söze devam etti. Elisa öylesine kendi halindeydi ki başını kaldırdığı anda karşısında duran ve daha önce yüzünü görmediği, tanımadığı bu genç adamın ona ismiyle seslenmiş olmasına şaşırmış bir şekilde sadece öylece ona baktı. Neden sonra "Bilmem" diyerek ağzından bir sözcük çıkmasına izin verdi. Kimdi ona ismiyle seslenen bu kişi? Nereden biliyordu adını?  Elisa ikinci kez geldiği spor salonunda dikkatini çekmeye çalışan Paul'ün varlığını ilk kez farketti. Daha önce yüzünü görmediği bu genç adamın gözlerindeki ışıltının ilgisini çekmediğini söylese Elisa, yalan olurdu. Ama yine de kendi eğitmeni Clark dururken, bu yabancının ona bir şeyler söylemesini garips