Bazen birini kendinizden bile daha iyi tanımak… Ona kendinizden bile daha yakın olduğunuzu aslında hissetmek nasıldır bilir misiniz? O kişinin yörüngesinde farkında olmadan döndüğünüzün ve eksenlerinizin birbiriyle kesiştiğini farketmek, ama bir başınızayken bunu sadece sizin düşünmeniz, bazen gerçekten aptallık! Bu yaptığınız kendinizi kandırmaktan öteye asla gitmez.
Bir boşluk oluşur aniden mantığınızla yüreğinizin tam da ortasında… O boşluğu her sabah kalkar; her gece yatar; ve yanıbaşınızdaki yastığın boşluğunu gördükçe daha çok hissedersiniz. Oysa ki orayı doldurmasını çok istediğiniz o kişi sizden kilometrelerce uzaktadır; ya da sandığınızdan daha yakın mesafededir. Lakin yine de ruhu size ait değildir. Hepsi bir yana en çok da o yakınlığı hissetmek; aslında onun vazgeçilmezi olmayı ne çok arzularsınız.
Tesadüf diye bir şey yoktur der bazıları… Aşk da tesadüfleri sever der kimileri! Ama ya tesadüf değilse tüm bu yaşananlar. Ya yaşanması gerektiği için yaşanıyorsa… "Birinin aşkından yanıp kül olmak", gerçekten böyle bir an var mıdır? Birini düşünmeyi bırakmaya başladığınızda ya da o artık eskisi kadar aklınıza sık gelmiyorsa içinizi acıtır mı bu duygu? Benim acıtır… Bir kez yaşadım; tekrar yaşamak istemiyorum.
Birinin hayallerine karışmayı istemek… Gizlice, sessizce girebilmek… Belki rüyasına sızıvermek :) Öylesine saçma bir uçuk düşünce! Boşverin gitsin… Her şey gibi… Herkes gibi… Her an gibi… Biri bana her anıyı hatırlamam demişti! Doğru… Ama isterse her anıyı çok rahat unutabilir; yeter ki unutmak istesin.
BURCU ÖZDER
Yorumlar