Ana içeriğe atla

Moda Artık Ayaklarda…


Yaz geldi… Artık botlardan, çizmelerden kurtulduk. Neyse ki ayaklarımız hava almaya başladı. Düzenli olarak pedikür yaptıran her bayanın bakımlı ayakları mevcut olsa da kış aylarında pek pediküre yeltenmeyenler artık kuaförlerin yolunu tuttu. Çünkü birbirinden şık, güzel yazlık ayakkabılara geçiş başladı. Bunun için öncelikli olarak tabi ki ayaklarımızın güzelliği… 


Peki bunu sadece pedikür mü sağlıyor? Tabi ki hayır; o işin sadece püf noktası… Önemli olan ayrıntı, ayaklarımıza en uygun, güzel babetleri, dolgu topukları, birbirinden şık sandaletleri giymenin mevsimidir. Pantolonlarımızın, eteklerimizin ya da elbiselerimizin altına birbirinden şık giyebileceğimiz bu harika modeller, aslında bizleri kesinlikle tamamlayan en büyük ayrıntı. Tabi çeşitlerde bol olunca aklımız iyice karışıyor; ve ne alacağımıza bir türlü karar veremiyoruz. Bu konuda zizigo neyse ki imdadıma yetişiyor. Gece Kulübüne gideceksem parti ayakkabısını bulmam sadece birkaç dakika mı alıyor; ya da 1 hafta sonra çıkacağım tatil için yine aynı şekilde terlik ve sandalet alışverişlerim son dakika kalmış ise hayat kurtarıcım kendisi. Zaten telaş mevcut, üstüne bir de bu kadar çeşit arasında kaybolmak yerini alırsa Offf diyorum o zaman, yandım! 

Eğer Zizigo'nun indirim fırsatlarından yararlanmak istiyorsanız, Zizigo İndirim Kodu 'ndan tek bir tıkla mutlaka faydalanmasılısınız. Çünkü birbirinden güzel babetler olsun, sandaletler ya da topuklular olsun hepsi mutlaka ayakkabı dolabımdaki yerini almalı. Yine paradan çıkacağım; ve bir tek bu konuda kendime hakim olamıyorum. Ama modanın ayaklarda olduğunu da unutmamak gerekiyor. Sebebi ise ne demiş büyüklerimiz; Dost Başa, Düşman Ayağa bakarmış!!! 

Benden söylemesi ;)


BURCU ÖZDER

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HOŞGELDİN 35'İM!...

En güzel baharım; yazım; kışım; sonbaharım... 35'im; hoşgeldin hayatıma!  Şu an tam da saatler 00:00'ı gösterdiğinde ben yepyeni bir döneme geçiş yapmaya başlamış oluyorum. Öncesi benim için bir hazırlanıştı... Bir doğuş, bir büyüme, bir kendini tanıma, bulma ve onu tekrar baştan yaratma... Şimdi yaşamın gerçek yüzüyle tanışmaya hazırım. Bütün deli çağlarımı az biraz geride bırakıyorum. Amaaaa... Çocukluğumu asla! Çünkü o çocuk ruhum beni hep ayakta dinç ve masum tutan yegane şey... O benim için en önemli değer! Sen hep benimle kal olur mu?  35 yaşım; seninle şimdi yeni bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyoruz. Tüm renkleri yanımıza alıyoruz; lakin bana en çok yakışan bundan sonra mor; biliyorum... O mor renk, bana tutkuyu, arzuyu ve tüm istediğim şeyleri verecek olan bir temsilci. Çünkü artık zamanın peşinden koşmayacağım; onun yanında yürüyerek hayatı yaşayacağım. Daha olgun ama daha cesur, kalbinin sesini duyan ama mantığıyla harmanlayan bir "BEN" , kendini ke

Kırık kalbin hikayesi...

Günün birinde kalbin biri yaralı olarak bir savaştan kurtulmuş. Yarini tam bulduğunu sanırken, avuçlarının arasından kayıp gittiğini görmüş. O gün bugündür işte o yaralı kalp, göğsüne saplanan oku, hiç çıkartmayacağına karar vermiş. Ve hikayesi o saatten sonra başlamış... Bu bir kırık kalbin hikayesi... Gözünden hiç yaş damlası eksik olmamış kalbin. Sarılı yarasıyla eksik kaldığını hep bedeninde hissediyormuş. Çünkü kalp tamamlayacağı yolda artık yalnızmış. Ne yapsa da ne etse de hiçbir şeyi geri döndüremezmiş. Aksak ayağıyla yürüdüğü yollarda hep anıları onu takip eder olmuş. Elinde veremediği bir çiçek, yatağının yanında aşkının fotoğrafı ona miras kalmış. Yaralarını sarmak isteyen dostlarını hep tersler olmuş. Sırf bu yüzden de aksi nalet biri olarak anılmaya başlanmış. Onun bu hali dilden dile dolaşır olmuş; ama ona ne ki, bizim yaralı kalbin hiçbir şey umrunda değilmiş. Bir tek o ok, onun tek tesellisiymiş. Çünkü her şey onunla başlamış ve onunla son olmuş.  Kalp, günlerden bir

Kadınların Hamam Keyfi

Bir bayan olarak gündelik hayatın koşturmacasında bazen kendimize vakit ayırmayı unutabiliyoruz. Ev işleri, dışarda tamamlanması gereken işler, pazar alışverişi, vs.. vs.. Bu liste uzar da gider böyle. Fakat ayın bir günü, günün birkaç saatini kendinize, ama sadece kendinize ayırdığınız bir vaktiniz olsun. Ve bunu  bir şekilde değerlendirin. Nasıl mı? Mesela, kadınların hamam keyfi gibi... Acaba bu vakte saate kadar hiç hamama gitmemiş bir bayan var mıdır diye merak ediyorum. Mutlaka var tabi ki de cevabını da kulaklarımda ayrıca duyuyorum; çünkü şu an çınlamalar hakim. Ben de ta ki geçen yıla kadar hiç böyle bir ortamın içine girmemiştim. Oysa ki hamam kültürü dediğimiz alan, aslında pek bir keyifli. Sanki güne gider gibi kadınlar toplaşıyorlar sabahın erken saatinden itibaren evlerine yakın bir hamamda. Eskiden yanlarında börekler, çörekler, kekler gidermiş hamama. Hatta kayınvalideler gelinlerini hamamlardan seçip beğenirlermiş. Lakin artık bu anlayış neredeyse yok olmak üzere. Bu