Ana içeriğe atla

Bana güzel bir şey oldu... Ama ne?

Mayıs ayının sonlarıydı. Doğumgünüme 5 gün kalmıştı. O sabah aslında yine her zaman ki sabahlardan biriydi benim için. Kahvaltıyı hazırlayıp, televizyonun karşısına geçtim. Bir iki kanal geziyordum ki annem aradı. Kanaltürk'ü aç; birazdan Örümcek Ağı ile ilgili bir konuşma yapılacak dedi. Aslına bakarsanız son dönemde internette özellikle facebook üzerinde bu üç kelimeyi çok sık görmeye başlamıştım; "Örümcek Ağı Estetiği". Peki nedir bu "Örümcek Ağı"?

İşte bu noktadan yola çıkarak, açıp bir izleyeyim bakayım adamakıllı dedim. Ve Doktor Bülent Cihantimur'un konuk olduğu yayın bir süre sonra ekranda yayınlanmaya başladı. Genç bir bayandan bahsediyorlardı. 30 yaşın altındaki bu genç bayanın daha önceki yayından (15 gün öncesi) olan konuşmaları ve görüntüleri falan yayınlanıyordu. Az sonra kendisinin Bülent Bey'in uygulamaları ile nasıl bir değişime uğradığını göstereceklerdi. Veee... Kısa bir süre sonra işte o beklenen an geldi. İnanın, hayatımda doğru düzgün hiç estetik bilgisine sahip olmayan ve pek de düşünmeyen ben, o genç bayanı görünce "Ben de istiyorum" diye evin içinde söylenmeye başladım. Gerçekten olağanüstü büyük bir değişim söz konusuydu. Ve işin en güzel yanı da bu yeni yüz, tamamen doğal bir görüntünün içinde saklıydı. Hemen Bülent Bey'in web adresini önce buldum. Ardından nerelerde bu uygulamaları yaptığını öğrendim. Bu esnada tabi ki tüm facebook, twitter gibi sosyal paylaşımlardan linklerini takibe aldım. Derken birden karşıma bir etkinlik çıktı. Biraz inceleyince Bülent Bey'in bazı yayınlardan hemen sonra takipçilerine bir soru yönelttiğini ve en hızlı, doğru cevabı veren takipçinin ücretsiz "Örümcek Ağı Estetiği" gibi güzel bir uygulamayı kazandığını gördüm. Daha önce yapılan uygulamaları oturdum yine oralardan da inceledim. Derken gün içinde soru yayınlandı. Zaten çocukluğundan beri özellikle geçmiş yıllarda radyo yarışmalarının  fanatiği olan beni elbette ki kimse durduramazdı. Resmen Gamze Hanım'a yapılan uygulamanın hayranlığı ile hemen yarışmada sorulan soruya cevabımı yazdım. Ve sonra da beklemeye başladım. 5 gün sonra, tam da doğumgünümden hemen sonraki gün, sabah uyandığımda yarışmadaki ödülü kazandığımı öğrendim. O an ki mutluluğumu anlatamam bile size. O hayran olduğum uygulamayı ben de deneyebilecektim. Tabi bu arada annem için izleyip, araştırırken kendimi birden böylesi bir uygulamanın içinde bulmam da ayrı bir ilginç olaydı zaten. Acaba ben de nasıl bir etki yaratacaktı? Cidden çok merak ediyordum.


Hemen Estetik İnternational ile iletişim kurdum; ve Doktor Bülent Bey'in uygulamamı yapacağı takvimi yetkililerle birlikte belirledik. Ardından 30 Haziran öğleni soluğu Estetik İnternational'da aldım. Önce bana uygulamada kullanılacak iğneleri gösterdiler. Tabi bu esnada ben size hiç bu büyülü uygulamanın ne olduğunu anlatmadım farkındayım. Hemen ondan da bahsedeyim. "Örümcek Ağı Estetiği", ameliyatsız yapılan bir uygulamadır. İğne ve ipler yardımıyla cildinize uygulanan bu operasyonun hiçbir yan etkisi bulunmamaktadır. Yüzünüzü çene bölgenizden başlayarak yukarı doğru ipler araclığıla örümcek ağına benzer bir şekilde yukarı doğru çeker; ve böylece gerdirme etkisi oluşur. İpler, cildinizin altına örümcek ağı şeklinde örüldükten hemen sonra siz isterseniz aynı gün işinize dönebilir; varsa toplantınıza katılabilirsiniz. Çünkü sizi engelleyen hiçbir oluşum söz konusu bile değil. Yapılan uygulamanın tabi ki yaşınızla büyük bir bağlantısı mevcut. Çünkü yapılan uygulamada iplerin yüzü germe etkisi 30 yaşındaysanız 3. ayda, 40 yaşındaysanız 4. ayda gibi bir zaman diliminde kendini gösterebiliyor. Bu uygulama ile tembelleşen cilt, yeniden canlılığına ve tazeliğine kavuşuyor. Peki canınız bu uygulama sırasında iğneleri ya da herhangi bir acı duygusunu hissediyor mu? Hayır; hissetmiyor. Neden mi? İşte cevabı...

Gittiğimde beni karşılayan genç Estetik İnternational ekibi, uygulamanın yapılacağı odaya öncelikle beni aldılar. Ardından bir maske uyguladılar. O maske sayesinde yüzümde bir uyuşma hissi oluştu. Yani cildi dıştan uyuşturuyorlar. Yarım saat yüzümde kalan maskeyi daha sonra temizlediler; ve bu esnada Doktor Bülent Bey, odaya geldi; ve sihirli dokunuşlara başladı. Yüzüme toplamda 50 tane iğne uygulandı. Bakın bu konuda gerçekten çok samimi olarak söylüyorum; o kadar iğneden ben taş çatlasa 3 tanesini hissetmiş olabilirim. Onda da hissettim de canım yandı diyemem yani. Zaten uygulama sırasında Bülent Bey, sizinle sohbet ediyor; sizin heyecanınızı da minimum düzeye kadar indiriyor. Operasyon sonrasında ise  uygulanan güzel bir peeling yöntemiyle yüzümde bir ferahlama hissiyatı oluşturuldu. Ve oradan çıktığımda gayet sokakta dolaşıp hareket edebiliyordum rahat bir şekilde. 

Ve sonuççç... İnanın gün ve gün yüzümde bir parıldama ve canlılık görünmeye başladı. Çünkü ne yazık ki özellikle son yıllarda cildime olan bakımlarımı ihmal ediyordum; daha doğrusu tembellik ediyordum aslında. Bundan dolayı da yüzümde bir kuruma ve aşağı doğru sarkma oluşmuştu. İnanın başta bu uygulamaya giderken de gittikten sonraki ilk günde de bana "sen zaten çok gençsin, ne gerek vardı yaptırdın" diyen çevremdeki yakın birkaç arkadaşım, bende ki değişimi gün geçtikçe görmeye başladı; ve "ya cildin çok hoş görünmeye başladı; cidden bir değişim oldu sende" diye konuşur buldular kendilerini. Yaklaşık 2 aydır beni görmeyen diğer çevremdeki kişiler ise bende güzel bir şeyler olduğunu farkediyor; ama ne olduğunu anlayamıyordu. Ta ki ben açıklayana kadar... :) 

Velhasıl şimdi aşağıda da göreceğiniz aşamalı değişim fotoğraflarımı sizlerle paylaşıyor olacağım. Ve Doktor Bülent Cihantimur hocama bir kez daha teşekkür ederim. Hem kendisiyle tanışmama vesile olan bu güzel etkinlik ve uygulama için, hem de böylesi başarılı bir uygulamayı bulup, hayata geçirdiği için... Ve "Örümcek Ağı Estetiği" yaptırmayı düşünen birçok bayanımıza da uygulamayı tavsiye ederim.
Bu arada birkaç küçük dipnot eklemeden yazımı bitirmek istemiyorum. Çünkü bana sosyal paylaşım üzerinden ulaşan bazı bu uygulamanın takipçileri hanımlar var... Ve ne yazık ki bazı takipçilerimizin küçük kötü deneyimleri olmuş. Daha doğrusu pişman olmuşlar. Örneğin başka yerde "Örümcek Ağı Estetiği" yaptırmış, ancak istenilen sonucu almayı bırakın, ne yazık ki doğru uygulama yapılamadığından yüzünde ters bir etki yaratılmış. "Örümcek Ağı Estetiği"ni televizyonda izlediğim ilk yayından sonra araştırdığım evrede birçok farklı yerde yapılıyor diye gördüm. Lakin yakın bir takvimde Bülent Hoca sayfasında da yayınladı; hatta kendiniz de girip inceleyebilirsiniz; bu uygulamadaki ismin marka patent hakkı Bülent Bey'dedir. Ve tabi ki ipler ya da iğneler yıllardır varmış; bunu kendi de aktarıyor. Ama doğru uygulama yöntemini kendisi bulmuş. Ve gerçekten de ben, bana yapılan uygulamanın ne kadar doğru olduğunu bizzat tecrübe ederek öğrenmiş oldum. 

32 yaşındayım; ve zaten yaşımı göstermediğimi söyleyen bir çevrem varken, şimdi aynı çevrem çok daha genç ve capcanlı bir cilt ile dolaştığımı söylüyor -ki bu beni dünyanın en mutlu insanı yapıyor. O yüzden hayattımdaki ilk estetik tecrübem başarıyla sonuçlandı. Bundan sonra da estetik konusunda kime güveneceğimi şahsen ben buldum. 

Bana bir şey oldu... Ama ne? Bilmem ki acaba ne! :) Herkese bol güzelliklerle dolu günler dilerim sevgili dostlarım; okurlarım...


Op. Dr. Bülent Cihantimur'un web adresi: http://bulentcihantimur.com


BURCU ÖZDER

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HOŞGELDİN 35'İM!...

En güzel baharım; yazım; kışım; sonbaharım... 35'im; hoşgeldin hayatıma!  Şu an tam da saatler 00:00'ı gösterdiğinde ben yepyeni bir döneme geçiş yapmaya başlamış oluyorum. Öncesi benim için bir hazırlanıştı... Bir doğuş, bir büyüme, bir kendini tanıma, bulma ve onu tekrar baştan yaratma... Şimdi yaşamın gerçek yüzüyle tanışmaya hazırım. Bütün deli çağlarımı az biraz geride bırakıyorum. Amaaaa... Çocukluğumu asla! Çünkü o çocuk ruhum beni hep ayakta dinç ve masum tutan yegane şey... O benim için en önemli değer! Sen hep benimle kal olur mu?  35 yaşım; seninle şimdi yeni bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyoruz. Tüm renkleri yanımıza alıyoruz; lakin bana en çok yakışan bundan sonra mor; biliyorum... O mor renk, bana tutkuyu, arzuyu ve tüm istediğim şeyleri verecek olan bir temsilci. Çünkü artık zamanın peşinden koşmayacağım; onun yanında yürüyerek hayatı yaşayacağım. Daha olgun ama daha cesur, kalbinin sesini duyan ama mantığıyla harmanlayan bir "BEN" , kendini ke

Kırık kalbin hikayesi...

Günün birinde kalbin biri yaralı olarak bir savaştan kurtulmuş. Yarini tam bulduğunu sanırken, avuçlarının arasından kayıp gittiğini görmüş. O gün bugündür işte o yaralı kalp, göğsüne saplanan oku, hiç çıkartmayacağına karar vermiş. Ve hikayesi o saatten sonra başlamış... Bu bir kırık kalbin hikayesi... Gözünden hiç yaş damlası eksik olmamış kalbin. Sarılı yarasıyla eksik kaldığını hep bedeninde hissediyormuş. Çünkü kalp tamamlayacağı yolda artık yalnızmış. Ne yapsa da ne etse de hiçbir şeyi geri döndüremezmiş. Aksak ayağıyla yürüdüğü yollarda hep anıları onu takip eder olmuş. Elinde veremediği bir çiçek, yatağının yanında aşkının fotoğrafı ona miras kalmış. Yaralarını sarmak isteyen dostlarını hep tersler olmuş. Sırf bu yüzden de aksi nalet biri olarak anılmaya başlanmış. Onun bu hali dilden dile dolaşır olmuş; ama ona ne ki, bizim yaralı kalbin hiçbir şey umrunda değilmiş. Bir tek o ok, onun tek tesellisiymiş. Çünkü her şey onunla başlamış ve onunla son olmuş.  Kalp, günlerden bir

Kadınların Hamam Keyfi

Bir bayan olarak gündelik hayatın koşturmacasında bazen kendimize vakit ayırmayı unutabiliyoruz. Ev işleri, dışarda tamamlanması gereken işler, pazar alışverişi, vs.. vs.. Bu liste uzar da gider böyle. Fakat ayın bir günü, günün birkaç saatini kendinize, ama sadece kendinize ayırdığınız bir vaktiniz olsun. Ve bunu  bir şekilde değerlendirin. Nasıl mı? Mesela, kadınların hamam keyfi gibi... Acaba bu vakte saate kadar hiç hamama gitmemiş bir bayan var mıdır diye merak ediyorum. Mutlaka var tabi ki de cevabını da kulaklarımda ayrıca duyuyorum; çünkü şu an çınlamalar hakim. Ben de ta ki geçen yıla kadar hiç böyle bir ortamın içine girmemiştim. Oysa ki hamam kültürü dediğimiz alan, aslında pek bir keyifli. Sanki güne gider gibi kadınlar toplaşıyorlar sabahın erken saatinden itibaren evlerine yakın bir hamamda. Eskiden yanlarında börekler, çörekler, kekler gidermiş hamama. Hatta kayınvalideler gelinlerini hamamlardan seçip beğenirlermiş. Lakin artık bu anlayış neredeyse yok olmak üzere. Bu