Ana içeriğe atla

VADEDİLEN KARANLIK

Bana vadedilen sadece bir karanlıktı. Gözlerimi kapattığımda gördüklerim, hissettiklerimdi varoluşumu sağlayan. Beni özgürlüğe kavuşturan. Bedenimi sarmalayan, tutkuya sarılan, ihanete gülümseyen bir kara mizahtı her şey. Eğer koşarken aniden durmanın dengenizi altüst edeceğini bilmiyorsanız; o zaman düşme korkunuzdan dolayı siz hiç koşmamış ve durmamışsınızdır. 

Beynimden süzülüp, tüm kaslarımı, damarlarımı saran korkunun beni tutsağı yapmasına izin veremezdim. En büyük korkularımın bile esareti altına girecek olsaydım; kan kırmızısına benzeyen günahkar şarap kadehinden yudum almaya cesaretim olabilir miydi o zaman? 

Eğer karanlıktaki boşlukta dudağımızın arasında duran sigaranın dumanında boğularak, kum saatinin hayatımızı kimi zaman ağırdan, kimi zaman ise süratle çalmasını bekliyorsak sadece, baştan kaybetmişizdir. Ve o kaybetme korkusu sizin şah damarınızı kesmek için biçilmiş bir kaftandır. 


Bırak rüzgara kendini... Bırak karanlık boşluğa bedenini... Savrul ordan oraya, yuvarlan toprakta, bulan çamura... Bırak özgür bıraksın karanlık bedenini, zihnini... Sadık kalma hiçbir şeye... Sadakat seni mutsuz yapar. Bugün tüm günahkarlığı ortaya çıkart; ve sadece kendin için, duyguların için, hayallerin için dans et! Söylemek istediğin her şeyi dök yüreğinden ortaya... Koş; hiç durmadan koş... Bırak düşüşün de ayakta kalmaya çalışman kadar sert olsun. Zaman onun istediği gibi değil; senin istediğin gibi olsun. 

Bana vadedilen sadece bir karanlıktı. Eğer ben aydınlıkta yer almak isteseydim; o zaman sadece olanı görecektim. Olmayanı görmek için korkusuzca daldım; karanlığın ortasına. Ve şimdi vurduğum dipten tekrar çıkıyorum. Özgür olmak için; yeniden varolmak için!



BURCU ÖZDER

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HOŞGELDİN 35'İM!...

En güzel baharım; yazım; kışım; sonbaharım... 35'im; hoşgeldin hayatıma!  Şu an tam da saatler 00:00'ı gösterdiğinde ben yepyeni bir döneme geçiş yapmaya başlamış oluyorum. Öncesi benim için bir hazırlanıştı... Bir doğuş, bir büyüme, bir kendini tanıma, bulma ve onu tekrar baştan yaratma... Şimdi yaşamın gerçek yüzüyle tanışmaya hazırım. Bütün deli çağlarımı az biraz geride bırakıyorum. Amaaaa... Çocukluğumu asla! Çünkü o çocuk ruhum beni hep ayakta dinç ve masum tutan yegane şey... O benim için en önemli değer! Sen hep benimle kal olur mu?  35 yaşım; seninle şimdi yeni bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyoruz. Tüm renkleri yanımıza alıyoruz; lakin bana en çok yakışan bundan sonra mor; biliyorum... O mor renk, bana tutkuyu, arzuyu ve tüm istediğim şeyleri verecek olan bir temsilci. Çünkü artık zamanın peşinden koşmayacağım; onun yanında yürüyerek hayatı yaşayacağım. Daha olgun ama daha cesur, kalbinin sesini duyan ama mantığıyla harmanlayan bir "BEN" , kendini ke

Kırık kalbin hikayesi...

Günün birinde kalbin biri yaralı olarak bir savaştan kurtulmuş. Yarini tam bulduğunu sanırken, avuçlarının arasından kayıp gittiğini görmüş. O gün bugündür işte o yaralı kalp, göğsüne saplanan oku, hiç çıkartmayacağına karar vermiş. Ve hikayesi o saatten sonra başlamış... Bu bir kırık kalbin hikayesi... Gözünden hiç yaş damlası eksik olmamış kalbin. Sarılı yarasıyla eksik kaldığını hep bedeninde hissediyormuş. Çünkü kalp tamamlayacağı yolda artık yalnızmış. Ne yapsa da ne etse de hiçbir şeyi geri döndüremezmiş. Aksak ayağıyla yürüdüğü yollarda hep anıları onu takip eder olmuş. Elinde veremediği bir çiçek, yatağının yanında aşkının fotoğrafı ona miras kalmış. Yaralarını sarmak isteyen dostlarını hep tersler olmuş. Sırf bu yüzden de aksi nalet biri olarak anılmaya başlanmış. Onun bu hali dilden dile dolaşır olmuş; ama ona ne ki, bizim yaralı kalbin hiçbir şey umrunda değilmiş. Bir tek o ok, onun tek tesellisiymiş. Çünkü her şey onunla başlamış ve onunla son olmuş.  Kalp, günlerden bir

Kadınların Hamam Keyfi

Bir bayan olarak gündelik hayatın koşturmacasında bazen kendimize vakit ayırmayı unutabiliyoruz. Ev işleri, dışarda tamamlanması gereken işler, pazar alışverişi, vs.. vs.. Bu liste uzar da gider böyle. Fakat ayın bir günü, günün birkaç saatini kendinize, ama sadece kendinize ayırdığınız bir vaktiniz olsun. Ve bunu  bir şekilde değerlendirin. Nasıl mı? Mesela, kadınların hamam keyfi gibi... Acaba bu vakte saate kadar hiç hamama gitmemiş bir bayan var mıdır diye merak ediyorum. Mutlaka var tabi ki de cevabını da kulaklarımda ayrıca duyuyorum; çünkü şu an çınlamalar hakim. Ben de ta ki geçen yıla kadar hiç böyle bir ortamın içine girmemiştim. Oysa ki hamam kültürü dediğimiz alan, aslında pek bir keyifli. Sanki güne gider gibi kadınlar toplaşıyorlar sabahın erken saatinden itibaren evlerine yakın bir hamamda. Eskiden yanlarında börekler, çörekler, kekler gidermiş hamama. Hatta kayınvalideler gelinlerini hamamlardan seçip beğenirlermiş. Lakin artık bu anlayış neredeyse yok olmak üzere. Bu