Nefes almaya korkuyordum…
Sanki bir damlacık havayı içime çeksem tüm büyü bozulacak gibi geliyordu
Sessizliğin içinde kayıp giden onlarca şeyi tutmaya çalışmak aptallık gibiydi
Aptaldım belki de; itiraf etsem hakikat yüzüme bir tokat gibi çarpacaktı
O yüzden ben de sessizce geri çekildim.
Bilmediğim sözcükleri kuramazdım;
Anlatamazdım içimden geçenleri olduğu gibi öylece…
Suçtu, kabahatti, ayıptı her biri…
Yanlış olandım kim bilir;
Dokunmaya korktuğum yaralara temas etmek, kanamasına izin vermemek gerekirdi
Beceremedim…
Yine de elim değdi istemeden de olsa,
Sonrası yok, sonrası hiç olmadı
Karanlık aydınlığı yuttu; ve her yer kopkoyu bir renge boyandı
Her gecenin bir sabahı vardı; evet
Ama bazı sabahlar hep geç oldu…
Oysa ki tüm bunları silip atacak, tamamen yok olmasını sağlayacak tek bir şey vardı
O da sevgi…
Sevmek ne güzel şeydi eskiden…
Sevince insanın gözleri güler; ruhunda kelebekler uçuşur; dünya pespembe bir renge boyanırdı
Elele tutuşmalar, sıcacık bakışmalar, kalplerin birbirine değmesi masal gibiydi
Ruh ve beden bir olunca her şey, her yer bambaşka olurdu
Sonsuzluk belki de buydu; içinde onlarca hayalin, rüyanın hep sürmesiydi
Her gün bir yerden başka bir yere taşımasıydı bizi…
Bizi biz yapmak kolay değildi; elbet
Yollar engebeli, tırmanılacak basamaklar çoktu
Ama bir gerçek vardı ki o da istendiğinde hepsi aşılabilinirdi
İşte öyle bir şeydi bu da…
O yüzden içimdeki çocuğa seslendim; “Sadece sev ve ışığını yay dünyaya… Çünkü sen bunun için buradasın; unutma küçük kız”
O an işte nefes alışları düzeldi; yüzünde gülümseme belirdi.
Gözlerindeki ışıltı yeniden parlamaya başladı.
Saçlarını okşadım; ve usulca yüreğime başını koydu
Çünkü biliyordu ki her şey çok daha güzel olacaktı.
Yorumlar