Sözsüz geceler vardır bazen. Sadece sarılmanın ve nefes almanın dokusuyla bezenmiştir etrafı. Çözmek istemezsin o aradaki bağları. Dokunuşlar, atan kalpler, hissedilen solumalar, titreyen bedenler…
Bir bekleyiş… Sessiz ve derinden. Anı yakalamaya çalışmaktan çok anı oluruna bırakmak. Ama gene de araya kontrol gerektiren birkaç cümleyi yerleştirmek. Beyninin bir yanı sorgularken, diğer yanı kalple kurduğu zincir içinde kendine bir yer bulmaya çalışmakta. Bir insanı öperken, insan neden kendini sorgular sürekli… Derdi nedir bu insanın peki? Asıl istediği nedir?
Bir kişi eğer ne istediğini bilmiyorsa ya da hayat karşısında seçimleriyle başa çıkamıyorsa derdi büyük demektir. Ve hatta eskiden o çok duyulan iki kelime "Sorun BENDE" yi artık kendi söylemeye başlamışsa çözüm yolu çıkmaza girmiş demektir. Çok mu özgürlüğüme düşkün oldum yoksa? Ne saçmalayıp duruyorum bilmiyorum ki. Birine yakınsan, o birine yakın durmayı tercih ettiysen, götür gittiği yere kadar. Bırak kendini biraz karşındakine. Ama sorunlu ya bu kişilik, illa ki bir mesele yaratacak kendine. İlla anlamsız bir hale getirecek.
Yaşanılanları ve de paylaşılanları orada bırakıp, arkasını dönüp giden bir kişilik olmak kadar büyük bir dert olmamalı içinde. Yüreğini biraz daha aralaman gerek. Kendine bir şans tanıman gerek. Mutlu olmak için inanman ve adım atman gerek.
Sarılıp uyumak bir başka nefese… Ona alışmak… Alışmak için de imkan vermek gerek. Bunu yap artık kendine. Kendine o şansı ver. Düşüncelerini at bir kenara ve dene… Sadece DENE!
BURCU ÖZDER
Yorumlar