Günaydın,
Bugün kendini nasıl hissediyorsun? Az daha mı uykuya ihtiyacın var yoksa... O zaman gel, koy başını şöyle omzuma... Kapat gözlerini az daha dinlen yanıbaşımda. Yüreğin fazla yorulmuş, ruhun sağa sola savrulmuş... Toparlamak gerek her bir parçanı birbir...
Yüzünde tanımlayamadığım izlerin var. Ellerinin sıcaklığı ellerimde, ama bakışların puslu adeta. Ne düşünüyorsun bilmiyorum; aslında bir konuşabilsek anlatacak belki de binlerce hatta milyonlarca hikayemiz var. Ne var ki biz susmayı tercih edenlerdeniz. Maalesef ki!
Şimdi sen tekrar uyurken küçük bir masal anlatayım sana. Bir adam ve bir kadın varmış. Tesadüfen hayatları bir gün birbirine çarpışmış. Kadın aslında adamı ilk gördüğünde çok itici ve sinir bozucu bulmuş. Lakin sonraki zamanlarda yaşanan başka karşılaşmalar ilk duyguları yavaş yavaş silip süpürmeye başlamış. Kadın ve adam hiç olmadık zamanlar da denk gelir olmuş. Adamın bakışlarındaki derinlik, onu her gördüğünde kadını biraz daha içine çekmiş. Kadın ruhundaki minik kıpırdanmayı görmezden gelmiş çünkü geçmişin tozlu rafları ona çok şey öğretmiş. En başta sabır denilen bir kavramı hayatına sokuvermiş. Umut etmek güzelmiş de neyi umut ettiğin daha önemliymiş.
Küçük bir evin çatısı altında yakılan bir mum etrafı aydınlatırken, dans etmeyi unutmuş adam ve kadın. Oysa ki fonda onların henüz duyamadığı bir Aşk parçası çalmaktaymış. Kadın adama güvenmek istemişse de adam buna pek de izin vermemiş. Belki de adam tekrar birine bağlanmak istemiyormuş; ya da istiyormuş ama o kişi bu kadın değilmiş. Kadın adamın tekrar daldığı uykusunda yüzünü seyrederken saçlarını yavaşça okşamış. Adam rüya görmekteymiş, içindeki stresi dışa vurmaktaymış. Kadın onu sımsıkı kollarının arasına alıp sarmalayarak biraz rahatlatmak istemiş. Adam tekrar uyandığında kadın yanıbaşında ve ona bakmaktaymış. Adam kadını kollarının arasına alıp, öpücüklere boğarken kadın adamdan hakkı olmadan çok şey beklediğini farketmiş. Adam keşke gerçekten ne istediğini bilebilseymiş. Kadın, basit ve masum hayallerini adama son verdiği öpücükle rafa kaldırmış.
Biliyor musun adam geleceğinin en keyifli ve eğlenceli şansını kaçırdığının farkında bile değilmiş. Birlikte yemek yapıp, sofrayı kurup, o sofrayı kahkahaları ile şenlendirebilmek ya da her gece seçtikleri bir filmi keyifle izlerken, elele sokak sokak bir şehri keşfederken, birlikte çocuklaşabilirken, birlikte sarhoş olurken, çimenlere uzanmış huzurla gökyüzündeki yıldızları seyrederken mutlu olabilmek varken boşa giden zamanı kim ne yapabilirmiş ki?
O halde uyumaya devam... Belki rüyalarda bir gün yine buluşulur!
Burcu ÖZDER
Yorumlar