Odada kapana kısılmış gibiyim. Ellerim dört bir yanda duvarları tırmalamakta. Göz bebeklerim delirmiş gibi fıldır fıldır dönmekte. Etrafımda kendi yansımamı görmek istemiyorum. Kendime bakmak istemiyorum. Küsüm işte her şeye. Herkese küsüm.
Kırık aynalar... Üstüme üstüme gelmekte. Çarpık görünen yüz hatlarımla üzerime çullanmaktalar. Beni suçluyorlar sanki. Her yaşanandan ötürü beni suçluyorlar. Sanki yüzlerindeki bu çirkinlikleri ben yarattım. Benim ne suçum vardı ki. Ben... Ben... Ben sadece küçük bir kız çocuğuyum. Benim yüreğim de bedenim de daha ufacık. Hayata dair umutlarım var. Hayattan beklentilerim var benim daha. İzin verin de yoluma gideyim. Bırakın beni benliğimle başbaşa. Bırakın, çekin ellerinizi omuzlarımdan. Yaralı yüreğimden uzaklaşın. Duymak istemiyorum sesinizi, duymak istemiyorum serzenişlerinizi. Lanet olsun, gidin diyorum size!
Eski püskü eşyaların parçalandığı bomboş bir odada, çıplak ayaklarımla bir köşeye sıkıştım. Çıkamıyorum. Biri bir yandan geliyor ve bağırıyor; "suçlu sensin!", öbürü öbür yandan geliyor ve beni sarsarak "suçlu sensin" diyor yine. Suçlu ben miyim? Neden benim? Ben ne yaptım ki? Masum yüreğimle kime ne zarar verdim ki.
Kapatıyorum kulaklarımı. Badanaları dökülmüş odanın duvarlarına yaslanıyorum ve öylece duymak istemiyorum sizi diye bağırabiliyorum. Neyse ki bir bunu diyebiliyorum. En azından biraz da olsa küçük bir umut var yine de her şeye rağmen.
Kırık aynalar... Gidin artık sağımdan ve solumdan. Bağrışlarınız size yankılarınız olarak geri dönsün; kendi bağrışlarınızdan kendiniz korkun. Çirkin olan ben değil; sizin o çirkin yürekleriniz. O yüzden gidin aynalar, gidin. Eksik yüzlerinizle çekilin aynalarımdan. Çekilin kırık aynalardan...
BURCU ÖZDER
Yorumlar