Kadın... Yeryüzünün en mükemmel ve en çok ışıldayan yüzü... Bir kadına bakmak, saatlerce onu izlemek, ona çeşitli sıfatlar yüklemek; ve hatta sonunda ona sahip olmak. Tüm bunlar, bir erkeği büyüleyen ve her daim aklında türlü türlü hayallerin uçuşmasını sağlayan anlardır. Peki kadın her zaman etkileyici olmak zorunda mıdır? Ya da bu özelliği onun bir görevi midir aslında? Sanırım cevap yazının devamında gizli...
İstanbul gibi bir şehrin kozmopolit yüzünde yaşamak zorunda olan kadınları anlatacağım bugün sizlere. Bizler bu şehrin ağırlığını omuzlarımızdan ziyade en çok ayaklarımızda taşıyoruz sanırım. Çünkü İstanbul kadını dediğinizde bedenlerinde çeşit çeşit yükselen, birbirinden değişik renklerin cümbüşünde yüzen ayakkabılar görüyoruz. Her bir ayağın farklı bir karakteri olduğunu çoğu kez farkedemiyoruz. Her birinin gideceği yol, aslında çoktan evden çıkmadan önce belli. Çünkü gideceği mekan, topuklarının yüksekliğinde ve de modelinde gizli gerçekte. Çağımızın yeni modası yüksek topuklu ayakkabılar her yerde artık karşımıza çıkmakta. İş görüşmelerinin ya da gece eğlencelerinin dışında, kafelerde, sinemada, alışveriş merkezlerinde bizleri sürekli selamlamakta. Kadın, özellikle İstanbul kadını artık değişmekte olan yüzüyle bizleri karşılamakta. Herkesin birbirine ayna tuttuğu sokaklarda ve de caddelerde her an onları görür olduk.
Hiç farkettiniz mi bilmiyorum; ancak son dönemde bu yüksek topukların arasında büyük bir mücadele var. Sanki kıyasıya bir savaş meydanındalar da adeta bu savaşı kazanmak için ellerinden geleni yapmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar. Yapmacık görünen bu yüksek topuklar, birbirlerinin kopyası olmuş gibi etrafımzda dolanmakta. Erkeklerin etkilendiği kadın modeli, topuklu ayakkabı giyen kadın iken, şu anda tüm kadınların ayaklarında aynısı var. Peki etkileyici kadın nerede kaldı tartışılır!
Şirketler iş görüşmelerinde bazen kadının zekasından ve de iş tecrübesinden ziyade yükselen topukların büyüsüne kapılabiliyor. Ya da bu yükselen topuklar, kendi aralarında tıpkı savaş meydanındaki gladyatörler gibi kılıç ve kalkanlarını kuşanmış bir biçimde ortalıkta dolanıyor oluyorlar. Sizce ilgilenilmesi gereken topukların ne kadar yüksek olduğu mudur yoksa onu sadece gereklilik halinden gelen bir ihtiyaçtan dolayı kullanılması gerekliliği midir?
Şahsen bu yüksek topuk sevdasındaki kadınlardan artık sıkılır olduk. Kendilerini olmadıkları biri gibi gösterme çabası onları komik hale düşürüyor. Birbirine tıpkı benzeyen yüzler gibi ortalıkta dolaşılması, gerçekten yansıma var da hep aynı ortamı yaşıyoruz hissine davet ediyoruz bizleri sanki. Kısacası bu yüksek topukların savaşı baydı da geçiyor içimizdeki sıkılgan duyguların hallerini....
BURCU ÖZDER
Yorumlar