Hikaye, aşkla hüznün arasında kaldığı zaman başladı. Bitmek bilmeyen telaşların içinde kayboldu. Sorgulanamayan mekanların içinde hapsoldu. Sözler uçtu; eylemler kaldı. Her bir güzellik tek tek kayboldu. Sen yoksan, artık bu dünya da yoktu.
Zaman çizgisinin gerisinde kalmaktı önemli olan. Düz cümleler yerine devrik cümleleri diline dolamaktı yaşamak. Sadelikten hep uzak kalıp, toz pembe dünyanın büyüsüne kapıldık çoğu kez. Kimi zaman rüzgar, kimi zaman dalga, kimi zaman buzullar olduk.
Güneşi de, onun sıcacık ışığını da an geldi, unuttuk. Bilir miydin hey canlı, bir gün her şeyin son bulacağını. Seni yalnızlığın bağrına basacağını… Bilmezdin! Bilme öyleyse sen de… Sus ve susmanın sana getirdiği en güzel duyguyu hisset yüreğinde.
Güneşi de, onun sıcacık ışığını da an geldi, unuttuk. Bilir miydin hey canlı, bir gün her şeyin son bulacağını. Seni yalnızlığın bağrına basacağını… Bilmezdin! Bilme öyleyse sen de… Sus ve susmanın sana getirdiği en güzel duyguyu hisset yüreğinde.
Kelimelerin biri bile çıkmasın dilinden… Susarak da konuşmak vardır sevgilerin, aşkların dünyasında. İlla ki dile gelmesi mühim değildir. Önemli olan ona verdiğin değerdir. Verdiğin değer kadar senin parıltın yükselir. O zaman bil değerini, hey sen! Karşındakini sarıp sarmala… Susmak için değil; gerçekten konuşmak için SUS!
Yorumlar
Yeniden yazmaya başladım Burcu Abla bir göz atar mısın :)
http://gozdebaykal.blogspot.com/